Günlük
hayatımızda bir çok kişiyle tanışıyoruz,tanıştırılıyoruz. Hasbelkader
bazılarının ismini o an yazıyoruz hafızamıza, bazılarının ismini ise
tekrar nerde görüşücez aman diyerek aklımızda tutmak bile istemiyoruz.
Yer işgaliyesi yapmasın istiyoruz kıymetli beynimizde.Kısacası yeni
tanıştığınız kişi sizin için o an önem atfetmiyorsa sizin için silik bir
kişi oluyor. Hele ki pek muhabbetin olmayan bir kişiyse karşındaki. ''
Nasılsın - ların, iyim sen nasılsın-larla , ee sen daha daha
nasılsın'' larla kesiştiği bir az tanıdık muhabbeti bir yerden sonra
hafızalarında işini zorlaştırıyor farkında olmadan. Ben çok sık
yaşıyorum bu olayı son zamanlarda :)) Bir de bu ayaküstü yapılan bu
sohbet, zaruri sebeplerden dolayı çay,kahve eşliğinde oluyorsa sen o
zaman gör sıkıntıyı.
Karşımdaki insan bana ismimle
hitap ediyor ama ben onun ismini sürekli hatırlamak istesemde
çıkaramıyorum. Ona doğru yola çıkmasını istediğim bir hitap cümlesi
yoluyorum ama ismin yerini , tadını vermiyor. Kardeşim,hocam,
üstadım,hafız,başkan,canum ciğerümm ... zart zurt diye diye... ben
şekilden şekile girerken o sadece benim ismimi kullanarak benden intikam
alıyor sanki. O ve diğerleri .
Ondaki bu rahatlık bir
zaman sonra bizi rahatsız ediyor tabi. Eee diycen sende '' Sor ismini
adamın da kurtar rahatla sende '' . yok hocam o saatten sonra isim ,
misim sorulmuyor. yok yok hiç sorulmuyor. Çok ayıp olur acaba sorsam mı
diye kıvranmalar daha acı veriyor insana. Ben bi kere sordum ordan
biliyorum :))
''Ya ayıp sana kaç yıllık selamımız var ismimi
bilmiyorsun'' dedi. İşte sorunda ordaydı zaten. Bizim senle sadece bir
selamımız vardı ...
Şimdi ben bunları size niye mi ?
anlattım dostlarım. Sanırım karşısındaki insanın ismini anımsama
telaşında olan mahçup bir insanla, kafasında kurguladığı yazıyı unutmuş
bir blog yazarının duygularının benzer olmasındandır belki de , kim
bilir? ...
0 Yorumlar