Banner

Yazmaya Başlamak

Yıl 1997...
İçinden, minnacık kalbinden döküldü kırmızı kaplı defterine yazıları... Öyle ki boyama kitabı çizgileri gibi her yanı resim doluydu beyaz sayfaların..."Sevgili Günlük" diye başlar, hayallerini, üzüntülerini, hatta o kadarcık yaşına rağmen aşkını bile yazardı sayfalarına... "Sıdıka" derdiler ona sınıfta...Yanak içini yırtan telleri vardı tam 3.5 yıl taktığı...Gülümserken metal aksanıyla, mekanizmin son harikası gibi dururdu dişleri... 

Yıl 1998...
Bu sefer defteri yeşillenmişti... Her yanı karalanmış, parelenmişti, gönlü hoş değildi belli ki... Hep çalışkandı, hep içine kapanık...Belki de bundandı kambur yürümesi güvenmezken herşeye...

Yıl 1999...
Lise yılları...Dili farklılaşmıştı artık...Daha bulanıktı belki, ya da daha "sanal"....Liseye başladığında da kopuktu hayattan..Bir tek aşktan vazgeçmedi tam yedi yıl....

Yıl 2000...
"Dolunay"landı hayatı... "17 Tesadüfleri" canını yaktı, şaşırttı, güldürdü, 1 Ay karantinada yatırdı.... Yazıları dönmeye başladı gerçekliğe ama sanal kırıntıları silemedi hemen...

Yıl 2001-2002...
"Tellendirdi" bu sefer de hayatını..Yazıları ajandasından taştı telli kağıtlarda hayat buldu...Yazdıkça yazdı, yazdıkça dili değişti, değiştikçe büyüdü, büyüdükçe kirlendi istemeden...Herşeye herkese rağmen, hırsına yenik düşüp okulunu birbirine katarken, yılmadı hep kalbini dinledi...

Yıl 2003-2004...
Hayatında ilk kez kalbine karşılık buldu, sevdi, çok sevdi, uğruna her tehdidi sineye çekti, ÖSS'den bir hafta önce bir şişe şarabı içerken içi bulandı, 3 gün ağaya kalkamadı...Eskişehir girdi hayatına...İyice altüst oldu...Nefret etti oradan ama bilemedi sonra çok seveceğini...Karşılık bulduğunu sevdiğini sandı...Yanıldığını çok geç anladı...

Yıl 2005-2006...
Kalbindeki karşılığı çok geç de olsa sildi...Tam bir yılını aldı enkazını kaldırmak...Ardından hiç ağlamadı, yalnız içi üzüldü, kanadı..."Baretta" kurşunu ile yaralandığında mutluydu, bir "Masal Yazarı"ydı...Huzur buldu, iyilik buldu, saygı buldu, inandı...Üniversite onu büyüttü, yazıları kendini beyaz sayfalı defterlerden dışarı taşırdı, kalem, kağıt dostu oldu...Konuşamadığında içini hep onlara döktü...

Yıl 2007...
Herşeyi başkalaştı...Masalları mutsuz ve sonuçsuz sonlarla bitti...Eskişehir'de son yılında yazılarını insanlarla paylaştı...Milliyet Blog'ta yazar olmak için tam 2 ay onay bekledi...Yılmadı...Bitirme Ödevi kabusunda kampüsteki isyanı herkesi yaraladı...

Yıl 2008...
Mezun oldu… Boşluğa düştü… Çıkamadı… Çırpındı, dağıldı, yapayalnız kaldı… Hayat onu yordukça çelikten duvarları yükseldikçe yükseldi…

Yıl 2009-2010…
Yazmak her zaman hayatının dönüm noktası oldu… Yılmadı, yıkılmadı, o çelik duvarları yükseldikçe yüreğine kıymıkları battı… Yaralandı… Aldatıldı ve yine kalbi yalnızlıkla çarptı… Büyüdü…

Ve Yıl 2011…
Umudunu yitirmedi hiç… Kocaman renkli sayfalara döktü hayatını… Ve çalışma hayatının yorgunluklarıyla tanıştı… Kalbine yazdığı Kalpvizit’i hamiline verdi… Mutlu olma hakkını hep saklı tuttu…
O, şimdi Bir Milyon Kalem’de, Tilkinin İni’nde, Kızlar Soruyor’da, Böğürtlen Reçeli’nde ve Milliyet Blog'ta, bir yazar, bir okur, bir insan... Eğer 1 Nisan 1997 Salı Günü Saat 21.15 sularında yazmaya başlamasaydı, bugün var olmayacaktı belki de…

Saygılar Efendim...
Nonethelessh...

Yorum Gönder

0 Yorumlar