![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhgrDXb2xhdXbdgk_4pDXKYmga3LibYsus387v_Y-kxN_hPZCnn0VMXzJNXzNpuWN64QT2075XFhtN22JHbb47ViIy2X1AMVQR3A17I-xorKnttKgaIyWMjlAZOk-TIsSua6we7QZAPnBw/s400/zoraki-kral-poster-afi%25C5%259F.jpg)
David Seidler, 1937 doğumlu, büyükanne ve büyükbabasını Hitler Almanyası'nda yahudi soykırımı (The Holocaust) sırasında kaybetmiş ve bu travmadan etkilenerek kekeme kaldığını düşünen bir İngiliz-Amerikalı (saçma oldu biraz ama British-American işte). Yaşı ilerleyip senaryo yazma işlerine girişince kendisini bir anda Kral 6. George ile ilgili ne varsa araştıran, üzerine bir şeyler yazmaya çalışan biri olarak buluyor. Her ne kadar uğraşsa da 70 ve 80'lerde istediklerini elde edemiyor ve filmde de Geoffrey Rush'ın müthiş ötesi canlandırdığı Lionel Logue'ye kadar gelip tıkanıyor. Ardından Logue'nin oğlu Dr. Valentine Logue iletişime geçmeyi başarıyor ve Logue'nin o zamanlar tuttuğu notları rica etmesiyle filmin de ilk adımları atılıyor. Ancak önünde bir engel var; Kraliçe Elizabeth. Kraliçe ondan, kendisi ölene kadar bu projeyi hayata geçirmemesini rica ediyor ve o da bu ricayı kiramıyor haliyle. Nitekim kraliçe de 102 yaşında hayata gözlerini yumunca David Seidler, The King's Speech'i ciddi ciddi hayata geçirmeye başlıyor.
Filmin senaryosu bu kadar eskiye dayanıyor ama kameradaki isim daha çok genç. Yine bir İngiliz hikayesi olan, tanımayanlara Brian Clough denen futbol adamını anlatan The Damned United filminin yönetmeni '72 doğumlu Tom Hooper var kamera arkasında. Daha önceden; Helen Mirren'in başrolünde olduğu 3 Emmy adaylı TV filmi Prime Suspect 6: The Last Witness ve 3 Altın Küre sahibi yine bir TV filmi olan Longford'u yöneten Hooper'ın şüphesiz en önemli filmi Zoraki Kral.
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg0u-UJR2AoS6zcI8vAa02bE9-WUrVNLUx5LAHr2jTEb4GDQelBskAYOr3FzGSENN4jCOCU-4ttBFcwmjHT-umsdoXw53g-9S0SgX_tPUlLC9i4R61D-Mt-HVIlQrzAlc5tf7WM7kO6GRE/s400/zoraki-kral-colin-firth-geoffrey-rush-helena-bonhem-carter.jpg)
Filmimiz, Kral 6. George'un yapamayacağını bildiği konuşması için hazırlandığı sahneyle açılışı yapıyor. Kekemeliği zaten başlı başına bir problem olan Bertie, her ne kadar eşinin desteğini tamamiyle hissetse de, özellikle bu tip halka seslendiği durumlarda tavan yapan sıkıntısıyla başbaşa kalıyor ve ilk deneme başarısız oluyor.
Tabii bu durumun düzelmesi, ileride belki de kral olacak Bertie'nin halka sesleneceği durumlarda kendini rahat hissedip bu konuşmayı mutlaka yapması gerekmekte. Bunun için hekimlere gidiliyor, her türlü çare deneniyor ama nafile. En sonunda konuşma bozuklukları uzmanı L. Logue ile tanışmasıyla, bize o karakteri tanıtmasıyla Zoraki Kral filmi tam anlamıyla başlıyor.
![](https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6FH5gHLNv0j-k1Oxi0pkpO1DGDV-cs7iuVolURbZeKsHJRPbDDJpk1c2DUkEuNUb5lf85IgW5lElr_sjem9L8SvMPwmg7Ib6NijBfFPkZBqXoX6vZTdMTUTJ9-gWmdrOwg9IH2p1R9f0/s400/zoraki-kral-colin-firth-kings-speech.jpg)
Tabii filmde ön plana çıkanlar bunlarla da sınırlı değil. O tarihi anlatmak için o tarihi yaşatmak da gerekiyor. Zoraki Kral'da o tarihi tam manasıyla yaşıyorsunuz. Filmi izledikten sonra bütçesinin 15 milyon dolar olduğuna inanmak gerçekten çok güç. Kostümlerin muazzamlığı, mekanların gerçekçiliği akademinin de gözüne çarpmış olacak ki En İyi Kostüm dalında aday göstermişler. Kostümlerin arkasında Jenny Beavan adında bir isim var. Böyle söyleyince kimse hatırlamaz tabii ama kendisinin bu dalda 9 kere Oscar'a aday gösterildiğini söylemem yeterlidir sanırım. Bunlardan sadece bir tanesini kazanmış olsa da The King's Speech'teki kostümlerle epey iddialı diye düşünüyorum. Tabii karşısındaki rakipler de muazzam. O kategoriyi kestirmek gerçekten çok zor.
Sonuç olarak; 12 dalda birden Oscar'a aday gösterilen, gösterildiği festivallerde alkış toplayan, totalde 21 ödülü ve 80 adaylığı olan, BAFTA ödüllerinde en baba ödülleri alarak adından epeyce sözettiren bir film var karşımızda.
Oyunculukları, kostümleri ve hikayesiyle ön plana çıkan The King's Speech belki de bu ylın en iyi filmi değil, belki de aday olduğu çoğu daldan eli boş dönecek ama net bir şey var ise o da bu filmin mutlaka izlenmesi gerektiğidir. Benim notum; 9/10
En İyi Film (haliyle En İyi Yönetmen), En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ve En İyi Kostüm dalındaki favorim kesinlikle The King's Speech.
Yazının Orijinali;
The King's Speech (2010) - 12 Oscar Adaylı Kral
0 Yorumlar