
Bir film düşünün ki gösterildiği ilk festival Ekim 2007'de olsun, Abd'de gösterime girdiği tarih ise Ekim 2009 olsun. "Nasıl izleyebiliriz, nereden bulabiliriz, çok süpermiş, izleyenler bayılıyormuş, salonu terkediyorlarmış," yorumlarıyla sürekli şişirilen Paranormal Activity, benim açımdan gayet başarılı (gece uyutmayacak derecede), çoğu kişi için rezalet iken, yönetmeni-yazarı-yapımcısı Oren Peli için ise geçim kaynağı olma yolunda ilerliyor. Eline bir kamera alıp 15 bin dolar harcayarak bir film çekti ve bu kulaktan kulağa yayılma metoduyla 200 milyon dolarcık bir hasılata kadar gitti. Hâl böyle olunca ikinci film kaçınılmazdı ve vizyona girdiği ikinci gün ben de izleyen talihli kişilerdendim. Parasını vererek tabii. :)
Öncelikle şunu belirteyim. Hani bu blogu yeni yeni takip ediyorsanız veya bu film hakkındaki önceki yorumlarıma denk gelmediyseniz, benim için ilk film 10 numaraydı. Evet, Imdb'deki puanlama sisteminde 10 puanı yapıştırmıştım. Çünkü ben bu filmi gerilmek için izledim ve film bittiğinde ışıkları kapatarak yatamayacak durumdaysam, o film beni germiştir. Herkesi gerecek, herkesi bu kadar tırstıracak diye bir kaide de yoktur, bazıları hiç beğenmemiştir hatta, ki çok da doğaldır. Ama el kamerası oldu mu benim açımdan işler değişiyor. Kendimden geçiyorum izlerken. Blair Cadısı olsun, [rec] olsun, Paranormal olsun kesinlikle yaşatıyor gerilimi. Belki olay ufak detaylarda gizlidir ama el kamerası bambaşka geliyor.

Ama gözüme çarpan en önemli şey, dediğim gibi ilk filmin izinden aynen gitmesiydi. Aynı adımları takip etmiş gibi. Buradan yazıp da spoiler vermek istemiyorum tabii ama işleyiş açısından çoğu etmen birbirinin aynısıydı. Aynısıydı ama bu gerilim açısından bizi aç bırakmadı pek tabii ki. Yine aynı oranda gerdi, yine aynı oranda korkuttu.
Oyuncular açısından güzel bir sürpriz var. Özellikle ilk filmle olan bağ açısından. Yeni elemanlarımız ise yine aynı, tipik karakteristiklere sahip. Hizmetçi ise başlı başına bir korku filmi ögesi. Teyzeyi koy ekrana, 10 dakika dursun sen de izleyip kork. Ah keşke filmin büyük bir kısmında onu da izleme şansımız olsaydı.
Oren Peli, her ne kadar kamerayı Tod Williams'a devretmiş olsa da, ilk filmdeki gişe başarısını bu filmde de devam ettirecek gibi. Daha ilk günden 20 milyon dolar hasılat elde etmiş Kuzey Amerika'da. Sadece Cuma günü. Bunun haftasonu var, diğer ülkeri var. Var oğul var. Yani 3.sünün yakın zamanda duyurulacağını tahmin etmek için müneccim olmaya gerek yok. Sonra "yok ben duymadım, yok artık yeter, bıktık paranormalden" demeyin.
Son verilere göre, 3 milyon dolarlık maliyetine karşılık gişede 70 milyon doları geçmiş.

İlk filmi izledikten sonra aklınıza gelenleri düşünün. Olumluysa devam filmini de izleyin. Yok değilse, boşuna vaktinizi harcamayın diyerek bu yazıyı artık noktalamam gerektiğini farkettim. Ben izledim, beğendim, yapsınlar yine izlerim. Paranormal rulazz! 9/10
0 Yorumlar