Banner

Hem Platonik, Hem Takıntı, Hem Âşk..

"

...




Beş veya altı ay önce idi ağabey; işe geç kalmıştım.. Her zaman bindiğim otobüsü yarım saat önce kaçırmıştım.. Mecburen diğer otobüse bindim.. Otobüs kalabalıktı.. Geç kalmış olmanın stresi vardı.. Ayakta idim ve otobüs gittikçe daha da kalabalıklaşıyordu.. İçimden, otobüsün daha hızlı gitmesi için dua ederken, iki veya üç durak sonra otobüse bir kız bindi.. Uzun saçlı, esmer bir kız.. Kumaş pantolon üzerine mavi bir gömlek giyinmişti.. Gömlek düğmesinin üstten ikisi açıktı ve melek şekline benzettiğim bir kolyesi vardı.. Onu görür görmez unuttum işe geç kaldığımı, kalabalığı, stresi.. Uzun zamandır hiç bu kadar huzurlu hissetmemiştim kendimi.. Yaklaşık kırk dakikalık yol boyunca, gözlerimi ondan bir kez olsun ayırmadım.. Minik burnu, ince kaşları, narin elleri... Nasıl anlatabilirim ki sana ağabey; kolyesindeki gibi bir melekti ve biz insanoğulunun arasında geziniyordu..



Kırk dakikalık otobüs yolculuğunda bir kez olsun göz göze gelmedik.. Ben, gözlerimi hiç ondan ayırmıyordum ama o beni görmemişti bile.. Zaman ilerledikçe otobüs boşalmaya başlamıştı.. Kendine bir yer buldu ve oturdu.. Ben de oturabilirdim ama onu görememe ihtimalim olduğundan ayakta kalmayı yeğledim.. Beş veya on dakika sonra maalesef ineceğim durağa gelmiştik.. Esasında inmek istemiyor ve o nereye gidecekse, onunla gitmek istiyordum ama işe geç kalmış olduğumu hatırladım ve inmek için kapıya doğru yöneldim.. Tevafuk, benden birkaç saniye sonra o melek yüzlü kız da oturdu yerden ayaklandı ve yanıma kadar geldi.. O ne güzel bir kokuydu anlatamam sana ağabey..



Karaköy'de beraber indik.. O, Taksim'e doğru yöneldi, ben vapura binmek üzere deniz tarafına yöneldim.. İnan bana ağabey, tüm gün, onu düşündüm.. Gözlerimi kapattığımda, yüzü geliyordu gözlerimin önüne.. İşyerinde, işe geç kaldığım için kimse ses etmedi.. Zaten odacı ve bir başka görevliden başka kimse gelmemişti..



Tüm gün o kızı düşündüm, gece gözüme uyku girmedi inan.. Ertesi gün tekrar aynı otobüse bindim.. Artık geç kalmak umrumda değildi.. Zaten yarım saatlik bir gecikme de çok normaldi.. Kimse işe vaktinde gelmiyordu ki bana söz söylesinler.. Otobüste yine o kızı gördüm.. Yine klasik giyinmişti.. Giyinişine bakılırsa, ya bankacı idi, ya muhasebeci veya sigortacı.. Yine gözlerimi ayıramadım ondan.. Yine aynı yerde indik.. Yine farklı yönlere doğru adım attık..



Ağabey, yalan olmasın, ya beş ay yada altı ay oldu; işe geç kalmayı göze alarak her gün aynı otobüse biniyorum.. Her gün onu görüyorum.. Birkaç kez acaba o biniyor mu diye cumartesi günü işim olmamasına rağmen sabah erken kalkıp o otobüse bindim.. Onu göremedim.. Zannedersem o da benim gibi cumartesi-pazar günleri çalışmıyor..



Beş aydır her gün onu görüyorum ağabey.. Bir kez olsun konuşmaya cesaret edemedim.. Bir kez olsun göz göze gelmedik.. Hiç ama hiç bakmıyor ki.. İlk önce ayakta kalıyor.. Otobüs boşalınca bir yere oturuyor, eline kitabını alıyor ve kitap okuyor.. Sağa-sola kesinlikle bakmıyor.. Hâlâ ne iş yaptığını anlamadım ama marka giyiniyor.. Yüzü, kaşları, burnu, giyinişi, ayakkabıları... Şuan bana onun resmini çiz desen, emin ol göze kapalı resmini gizebilirim.. Her detayını o denli ezberlemiş durumdayım..



Ne yazık ki hiç konuşamadım.. Cesaret edemiyorum.. Hem zaten söyleyecek sözüm de yok.. Öyle güzel bir kızın benimle olacağını düşünemiyorum bile.. Platonik bir durum bu.. Sadece bir kez bana baktı : Ayakta iken, önümdeki bir adam oturduğu koltuktan kalktı ve indi otobüsten.. Ben oturdum oraya.. Birkaç dakika sonra "Buyrun, siz oturun" diyerek kıza seslendim.. Önce ince bir ses tonuyla "Hayır, siz oturun, teşekkür ederim" dedi.. Sonra ben, "Buyrun buyrun" diye ısrar edince, "Teşekkürler" diyerek oturdu.. Beş aylık süre zarfında yüzüme sadece o gün baktı, sadece o gün duydum sesini.. Sadece o gün iletişim kurabildik..



Bu durum nedir bilmiyorum ağabey.. Takıntı mı, âşk mı, aptallık mı veya başka bir adı var mı, bilmiyorum.. Şimdi sana bunu anlatınca, bana hangi gözle bakacaksın onu da bilmiyorum ama... Ama aklımı o kızdan alamıyorum be ağabey.. Konuşmasam da olur, hergün göreyim, yüzüne bakayım, yetiyor bana..



...



"






............................................



+ Ah Yusuf'um ah..! Ben, bunun adına ne dersem diyeyim veya bir başkası ne derse desin, boşver.. Onu görmek, mutlu ediyor mu seni..? Evet.. Onu görünce içini bir huzur kaplıyor mu..? Evet.. Gerisini boşver gitsin..

Yorum Gönder

0 Yorumlar