Banner

EV SAHİBİ


şehrin siyaha çalan taşlarında ilerliyorduk,yürümüyorduk.. koşmak işimize geliyordu ve işemek üzere olan kedileri izliyorduk..üzerine zift dökülmüş yüzünle sokaklardaki reklam ilanlarına bakıyordun..sanki hepsinden alacakmışsın gibi..konuşmak için geç kalınmış bir suskunluk yaşıyorduk..sen dar boğazda olduğunu yineliyordun..ben sana yeniliyordum..
kardeşlerinin çocukluk yüzlerini reşitliğine kadar sakladığın bedenin bir erozyona yenik düşmüş gibiydi, susuyordun..sonra; bana, orhun kitabelerini andıran anlatımınla, gidiş sebebini açıklamaya çalışıyordun..anlamamam işine geliyordu ve içerisinde heyelan oluşmuş bakışlarını üzerimden ayırmıyordun..yıllarca yaşanılmış bir yaşanmışlığın tarihe karışmış kahramanları olmamıza bir an kala tekrar susuyordun..
tüm zamanları durdurmalıydı o an şehir..çünkü biz bu derme çatma evleri saklayan ev sahibiyle böyle anlaşmamıştık..yani topuklarımıza sıkmayan magandalara inat, bu sorumsuz sahibe misafirlik yapmayı görev edinmiştik..
birkaç adımlık kapı uzaklığını dolduracak kelimeler bulmalıydın diye dinlerken geceyi, şehir kendini küçültmüş, sen gitmiştin..


"bu kısacık hikaye; suskunlukla noktalanan hayatlara adanmıştır.."