Banner

BİN DOKUZ YÜZ ELLİ


o'na koca bir şehri anlatabilirdi..sefer tasından içilen çorbalar kadar soğuk olan bir kışı, binlerce faktörlük yaz'lara bırakıp, yüksek sesten ziyade, sakince fısıldayabilirdi..aşkın sol anahtarını ellerine teslim ettiğinden bu yana ne kadar yalnız kaldığını ve ne kadar yavan yaşadığını, bildiği tüm makamlar eşliğinde söyleyebilirdi..
ama yapmadı..ya geç kaldı ya da çok erkendi..kolay değildi elbet alfabenin yirmidokuz harfini unutmuş bir ayrılık için bir şehri kuşe kağıda yazabilmek..
o bunları düşünürken yıllar geçmişti..en son otobüs bin dokuz yüz elli'lerdeydi artık..derin bir nefes çekip öylece rengini unuttuğu gökyüzüne baktı..
ölümle noktalanmış bir aşk için, gökyüzünü anlatabilmek, şehri anlatmaktan daha da imkansızdı..
"bu kısa yazı; ölümün ayırdığı aşklara adanmıştır.."