Banner

SANDALETLERİM





annem beni bıraktığında sandaletlerim ayağımdaydı..ne gariptir! o günden sadece bunu hatırlıyorum..siyahi olmam dokunmuştu anneme..sanki başka bir çocuk evlat edinemezmiş gibi kakaolu bir dondurmayı seçmişti, vanilyalısı varken..
ağladığında yüzünde oluşan ifade bir zencinin şaşkın bakışlarını andırırken, o beni sevmiyordu..telaşla evden çıkıp sandaletlerini giyerken ayağımdakilere laf söylüyordu..tıp kı afrikalı çocuklar gibiymişim..
oysa öyleydim..
ama orada çocuklar sandalet giymez..ped şişeler ayağa ayakkabılık yaparlar..
annem bunları öğrenmeden giyim tarzımı eleştiriyor ama kendisi kumaş yokmuş gibi minicik etekler giyiyordu..o benden daha da yoksuldu..beni anlayamadığı ve rengime saygı göstermediği için..
yoksunluğun anlamını gerçek bir aileye sahip olana kadar çözemeyeceğime emindim artık..vanilyaya benzeyen arkadaşlarım vardı..öyle çok sanmayın sadece bir kaç tane...insanlarla karşılaştığımda çoğu gözlerimin içine değil, rengime bakıyorlardı..dişlerimin neden üzerimde sırıttığını şaşkınlıkla izliyorlardı..bende onların bakışlarına aynı onlar gibi yanıt veriyordum..tıp kı bir zenci şaşkınlığıyla..
güneşte bronzlaşma gibi bir derdim hiç olmadı..doğuştan siyahi olmak avantajları kadar dezavantajlarını da beraberinde sürüklüyordu..Amerikalılara hiç düşman olmadım..1861' den 1865'e kadar süren savaşlar her ne kadar geçmişi yüzüme vursa da, onlara, Amerikalılara yabancı değildim..çünkü hepsi söylediğim gibi geçmişte kalmıştı..
ama annem gitti..dört yıl süren savaş bile annem kadar acımasız değildi
..

Yorum Gönder

1 Yorumlar

Pabuc dedi ki…
Hayatta anlamsız ve anlayamadığımız ne kadar çok şey var..Bazen diyorum ki; İyi ki anlayamıyorum bu tip şeyleri...Misalmi renginden dolayı kınamalar aşaılanmalar...ve sonsuza kadar uzayıp giden tüm farklılıklar...