gözleri içine eskitme karışmamış renklere bakardı,
ve bakır kaplardaydı, damağına uğramamış yiyeceklerin elleri..
ne zaman, öylesine bir an,geçse aklından
kir kokan çarşafların arasında alırdı soluğu..
yaşlılığa gençliğin karışmadığı
banyo sularında kalmıştı, dokunulması içten olmayan teni
ve teri bilmediği erkeklerin yüzölçümünü hesaplayan,
hesap makinası yoksunluğunda kalırdı..
anlamın; anlamını yitirdiği,
çevirmenlerin yabancı dilinde kalan,
bir aşk kelimesinin bilmecesini çözen,
körelmiş bir bedenin tek mirasyedi'siydi,
nasırdan elleri..
şimdi sorsalar ona tüm yalancı şahitler gibi,
hiç aşık olmadım derdi..
ve jileti körelmiş bir usturanın göz ucunda kalırdı,
beyaza kaçmış kısa sakalları..
çocuklarına mektuplar yazar,
sonra buruşmuş geçmişinin arkasına fırlatır atardı..
böylesi daha kolaydı,
latincesini bir yana saklamış,
Türkçesine sarılmış bir ihtiyar için..
GAYYOR..
1 Yorumlar