Banner

AMA BİR GÜN AHMET'İ ÖLDÜRDÜLER


"İbrahim ile Ahmet" bir tarafın ölümüyle noktalanan ve çocuklara anlatılması mutlak yasak diye düşünülen bir masal'dı..
bir cinayetin profilini renkli kuşe kağıtlara sığdırabilecek bir ülkenin çocuğuna, ölümü anlatamazdınız..babalarına güvenleri yıkılabilir, körpe düşleri yok olabilirdi çünkü.."sevgili" kavramını sadece erkek ve kadın kalıplarına sığdırıp onlara böyle bir hayatı yaşamayı şart koşmuştunuz..
ama bir gün Ahmet'i öldürdüler..adam soğukkanlılıkla tetiği çekti ve öldü Ahmet..bir hayatın üzerine kara çarşaf serilirken, kara çarşaflı zihniyetler yaptıklarının doğru olduğunu sanıp, gurur duydular kendileri'yle..oysa kalbi durmasına bir yıl kala, İbrahimi de yanına alıp Cumhuriyet savcılığına gitmiş, ailesi tarafından ölüm ile tehdit edildiğini çarpıcı bir şekilde anlatmıştı..ölmemek için direnmişti Ahmet..Ahmet; İbrahimi'yle yaşamak istiyordu çünkü..bu topraklarda mutlu olmak ve ömrünü İbrahimi'yle noktalamak..oysa bir ömrü fazla gördüler ona..namus'u Ahmet'in anüsün de arayanlar; onca şikayete, onca yakarışa rağmen durmamışlardı..çünkü bu ülke; eurovision da birinci olma telaşında olacak kadar istikrarlı ama insanlarının arasındaki Ahmet'i göremeyecek kadar kördü..Beargi şahitti yazdığı şikayet mektubuna, kaos gl tanık olmuştu..ona yardımcı olmak için el birliğinde bulunuldu ama silahtan çıkan kurşun daha hızlı'ydı..
ilk eşcinsel namus cinayeti olarak geçti kayıtlara..ne kadar övüne övüne söylediler bunu..bu ülke'de ilk'lerin belirlenmesi için birinin ölmesi gerektiğini öğrendim..ilk sırada olmak böyle birşey'di..bizler sadece öldürüldüğümüzde belli bir başlığın altında haber olabiliyorduk..ilk eşcinsel namus cinayeti kurbanı Ahmet Yılmaz gibi..
temmuzun aşırı sıcağında canı dondurma çekmişti Ahmet'in, o kadar istemişti ki arabasına binip yola çıktı..ve o sırada yarım kalmış eşcinsel hayatları gibi onun ki de bir başka arabanın içinden dışarı çıkan bir kurşunla yara aldı..kaçmak istiyordu Ahmet, o haliyle bile direndi, tıp kı bir yıl önce ölmemek için direndiği gibi, fakat olmadı bir eczane duvarı son soluğunu da koparıp aldı ondan..dondurma yiyemeden ölmüştü Ahmet..o kurşunu sıkan yüz tanıdık'tı..silahı ateşleyecek kadar erkek olan babası, kaçmayı erkekliğine sığdırıp kaybolmuştu ortalıktan..
İbrahim Ahmetinin ölümünün arkasından tuttuğu büyük yası ve azmiyle bu olayın peşini bırakmayacağını söyledi, tıp kı tüm eşcinsel dernekleri gibi..ayaklanmanın zamanıydı, yürüyüşler yapıldı.. Lambdaistanbul Derneği müdahil olmak için dilekçe verdi.. ne yazıktır ki müdahil olma talebleri, doğrudan mağdur olmadıkları gerekçesiyle reddedildi..
oysa mağdurduk; her birimiz mağdur'duk.. Ahmet Yılmaz'ın başına gelen olay bizlerin de başına gelebilirdi,bıçak sırtında yaşıyorduk..cesedimiz bile mağdur sayılmazken bizleri anlamalarını bekleyemezdik..tıp kı lambdaistanbulun'da beklemediği gibi..
İbrahimin, erkek güzelim dediği Ahmet'i, dondurma yiyemeden öldü..Almanya'da yaşamaya başlayacaklar ve orada evleneceklerdi..yılda bir defa yapılan eurovision'u oradan takip edecekler ve herşeye rağmen ülkeleri için dua edeceklerdi..işte Almanya toprakları Ahmet'in kabuslarını bitirecek ve İbrahimin ona sakinleşmesi için anlattığı masal gerçek olacaktı.."dinazorların dünya üzerinde kaybolup, ağaçların yaprakları arasında nasıl yaşadıklarını" anlatan o masal..
ama olmadı..İstanbulda bir toprağın altına gömüldü, Ahmet..artık ağaçların arasında olan dinazorları göremeyecekti..İbrahim toprağın altındaki sevgilisini çok özlemişti,İstanbul'a geldi ve ellerini sürüp toprağa, o masalı anlatmaya başladı..
dinazorlar birgün kaybolacak ve yaprakların arasına saklanacaklar...
yazının başında da söylediğim gibi çocuklara anlatılması mutlak yasak olduğu düşünülen bir masal'dı İbrahim ile Ahmet'inki..
"Manga" eurovision da sahne alırken dışarı da kaç hikaye noktalanır bilinmez.."birinci olabileceğimiz bir insanlık adına" hala umudum var..

Yorum Gönder

0 Yorumlar