Banner

Mutluyuz, Mutlusunuz, Mutlular

Dün gazetelere yansıyan ilginç bir “memnuniyet” anketi vardı. Şaşırmadım desem yalan olur. Şaşırdım, hatta şoke oldum.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun 7 bin 546 kişiyle yüz yüze yaptırdığı ankette ülkemizde yaşayan vatandaşlarımızın yüzde 85,4'ünün kendini “mutlu” hissettiği belirtiliyor…

Yüzde 85 büyük bir oran…

Yani hep “gıcık” insanlar tarafından dillendirilen “mutlu azınlık” sözü böylece “kâğıt parçası”ndan ibaret sayılarak çöpe gönderilmek üzere fırlatıldı bile…

Burada tekrar ikrar etmeme gerek var mı bilmiyorum ama söyleyeyim…

Ben sosyolog değilim ama bu ülkede yaşayan bir insanım.

Sağımı solumu sobeleyecek kadar da bu insanlarla iç içe yaşıyorum.

O zaman “mutlu azınlık” nasıl oldu birden bire “mutlu çoğunluk” a dönüştü?

Nasıl oldu mutlu çoğunluk sefalet içersinde yaşıyor da, mutlu azınlık lüks ve şatafat dolu bir hayat sürüyor?

Nasıl oluyor da, bu ülkenin büyük çoğunluğu asgari ücrete talim ederken “mutlu” oluyor, milyar dolarlarla geçinemeyen zavallılar(!) mutsuz olabiliyor?

Bu işte bir gariplik var…

***

İyisi mi TUİK’in anketine bakalım…

2009 Ekim ayında 7 bin 546 kişiyle yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilen araştırmada, ülkedeki bireylerin yüzde 31,1’i orta düzeyde mutluymuş…

Yüzde 46,6'sı mutluymuş. (Demek bunlar “sade mutlu” sınıfına giriyor. Türk kahvesi gibi yani, ne şekerli, ne orta, şekersiz, sade…)

Bitmedi…

Halkın yüzde 7,7’si ise “çok mutlu” olduğunu ifade ediyormuş…

Yani burada bazıları gıcıklık edip, “bak kardeşim! asabımızı bozma! Anket ortada işte. Sadece 7.7’lik bir kesim ‘çok mutlu’ymuş. Ne diye canımızı sıkıyorsun” demesin…

Mutluluğu kategorize etmek suç mu yani?

Hem TUİK’in 2008 yılı “memnuniyet” araştırması da birbirine yakın. 2008’de bireylerin yüzde 30,3’ü orta düzeyde mutlu, yüzde 47,5’i mutlu yüzde 8,2’si de çok mutlu olduğunu ifade etmişti.

2008 ile 2009’un farkına bakıldığında “mutsuz” olduğunu belirtenlerin oranı küçük bir artışla yüzde 11,5’e çıkmış. Çok mutsuz olduğunu belirtenlerin oranı da yüzde 3,1’e yükselmiş…

En ilginci ise “en mutlular” sıralamasında kadınların önde olması…

Hayatın yükü erkeklerin omzunda demek ki…

Bir de evliler daha mutluymuş…

Araştırmanın en can alıcı noktası ise bir başka âlem…

Bütün anketi birden tepetaklak edecek düzeyde…

Gelir düzeyi arttıkça mutluluk oranı da artıyormuş…

Buna rağmen de öyle veya böyle mutlu olanların oranı yüzde 85…

Ve en büyük mutluluk kaynağı ise “tüm aile” olduğu belirtilmiş.

***

Dün akşamüzeri bir ayakkabıcıya gitmiştim…

Hem kaç gündür devam eden koşuşturmanın yorgunluğu, hem üzerimdeki kırgınlığın verdiği etkiyle şaka yollu dükkân sahibi dostuma takılmak istedim…

-İnsanı mutlu edecek ayakkabınız var mı, diye sordum…

Hiç beklemediğim bir cevap aldım…

-Yalınayak gez…

***

TUİK’in memnuniyet anketini şimdi bir kez daha okuyun…

Yüzde 85’in neden mutlu olduğunu anlayın…

Kim bilir belki de TUİK adına anket yapan şirketin elemanları, dağ taş demeden, çayır, bayır erinmeden gezerlerken bir ağacın altında oturduklarında hemen avuçlarına kadar gelen papatyayı kopararak, “Mutluyuz, Mutlusunuz, Mutlular” diye fal tutmuşlardır…

Belki de şarkılardan fal açmış, kimin ne kadar mutlu olduğunu anında tespit etmişlerdir…
Gelir dağılımındaki adaletsizlik, sosyal yapının bozulması, iller ve bölgeler arasındaki derin uçurum, hak ihlalleri, özgürlük talepleri, düşük ücretle çalışma, sosyal güvenceden yoksun olanlar, işsiz gezenler, evine ekmek götüremeyenler…
Birçok sıkıntıyı bir yana bırakın…
Darbe planlarını, tutuklanmaları, salıverilmeleri, hastaneden dinlenenleri, ifade verenleri, ifadeye gitmeyenleri…
Büyük suça küçük cezayı, küçük suça verilen büyük cezaları…
Kısaca bu ülkede ana haber bültenini izleyen bir insan nasıl mutlu olabilir, aklım almıyor…
Yoksa herkes uyanık oldu da haberleri kimse tınlamıyor mu?
Yoksa da bu anket neyin nesi?
“Mutlu azınlık” nereye gitti, suya mı düştü, su nerede, inek mi içti, inek nerede…
Gerisini siz getirin…

Naif Karabatak
8 Nisan 2010

Yorum Gönder

0 Yorumlar