Banner

Vazgeçiş

yağmura karşı yürüyorum..benim ağlamamdan mı yoksa yağmur damlacıklarından mı akıvermiş maskaram belli değil. hayatımda hiç sigara içmedim ama evet şimdi dudaklarımın arasında bir tane duruyor. nasıl içildiğini bilmediğimden ve bunu yapmayı isteyip istemediğimden emin değilim o nedenle yakamıyorum. oysa demin köşedeki büfeden bir paket sigara ile bir kutu kibriti alırken o kadar da emindim ki kendimden...ama şimdi bunu isteyip istemediğimi bile bilmiyorum. kendinle bu mücadelen niye iç bir tane diyebilirsiniz. ki çoğu durum ve çoğu kişi için bu mantıklıdır muhtemelen ama benim için değil. bağımlılık derecem çok yüksek. beni rahatlatan, mutlu eden şeylere göz açıp kapayıncaya kadar bağımlı hale geliyorum...aman neyse boşverin bunu! ağlayarak yağmur altında yürüyen bana geri dönelim..ağlıyorum, iliklerime kadar ıslanmış durumdayım..insan beklediği bir şeyin gerçekleşmesine, için için hissettiği bir şeyin olmuş olmasına neden üzülür, neden kendini hazırlamaz ki...bugün istemeden sahip olduğum bebeğimi kaybettim..kayıp gitti ellerimden. bugün sanki öpüp koklamışcasına özlüyorum yavrumu. sanki birlikte uyuduk, sanki bana "baba" dedi sanki ben ona bizim dünyamızı anlattım...ben geceleri taksimin arka sokaklarından birinde, bir barda sahne alıyor olabilirim, üzerimde feminen kıyafetler, yüzümde makyaj olabilir...ama ben de sevdim, bende kavuştum özlemle öpüp kokladığım bir kadına. sonra kadın taşır olmuş bebeğimizi bilemedim. ben işimi söyledim ona, nedenini açıkladım tüysüz göğsümün, cebimden çıkan makyaj malzemelerinin. o sustu..sadece sustu. nerden bilirdim bu susuşun altındaki gidişi, vazgeçişi. bugün öğrendim o an vazgeçmiş benden. ama nasıl olurda haberim olmadan vazgeçer bizden bilmiyorum! yüzümdeki şaşkınlıkta işte tam o nedenden...benim öpüp koklamaya hakkım yok muydu, senden benden bir parçayı, o bahar dalını...acaba kız mıydı oğlan mı? acaba gözlerini benden burnunu senden alabilmiş miydi? bunlar geçerken aklımdan duramıyorum yerimde ve yürüyorum hangi yol neresi nerdeyim artık bunlar o kadar da önemsiz ki benim için. sadece... dedim ya sadece nasıl vazgeçebildin bizden? ekmek parası kazanmak için giydiğim kıyafetin ne farkı vardı mavi önlükten, sürdüğüm kalemin ham maddesi değil miydi kömür, insanları güldürebilmek, gülümsetebilmek çok zor bir iş değil miydi ya da erdemli bir davranış değil miydi taştan ekmeğimizi çıkarmak? ben cevaplarını bilmediğim milyonlarca soru sıralayabiliyorken burda sen hangi limandasın acaba ya da hangi dalgalarda...

Yorum Gönder

0 Yorumlar