Banner

HERŞEY ÜÇ YIL ÖNCE BAŞLAMIŞTI


savaşın bizden alamadığı en büyük erdem şefkatti..kalbi değiştirilmiş bir hasta gibi bir başkasının organıyla yaşamaya alışmaya başlamıştık..kıtlık ve sefalet kapımıza gelince de, evde kaç nüfus varsa, yollara koyulma vaktimiz gelmişti..şimdi ne yiyecek aşımız, ne de giyecek ayakkabımız vardı..öyle bir ruh hali bürümüştü ki çevremizi, artık şefkati unutmuş, bize dönen her gözde kötülük aramaya başlamıştık..
savaş bizi hiç bırakmayacaktı..bir an gitmiş gibi davranacak, sonra geri dönecekti,biliyorduk.. ve bile bile, göz göre göre yaşamak buna deniyordu işte..doğan hiçbir çocuğumuza "savaş" adını vermedik..barış da artık çok inandırıcı gelmiyordu bize..arada kalmış bir hayattı bizimkisi..yan komşumuzun beş çocuğuyla birlikte öldürüldüğünü hiçbir zaman unutamayacak olmak ve dışarısının mahşeri bir kırmızılığa dönüşünü hafızamızdan silememek, her geçen gün öldürecekti bizi..
tanıdığımız ve selam verdiğimiz çoğu ahbabımızı kaybetmiş olmak, tek başına kalmışlığımızı yüzümüze vuracaktı her seferinde..bir sene sonra olmasa bile on sene sonra yine başlayacaktı bu savaş..işte bu yüzden hiç ölmeyecek gibi yaşamak yerine, her an ölebiliriz korkusuyla ayakta kalmak zorundaydık..
Bosna Hersek'te; herşey üç yıl önce başlamıştı..kadınlarımıza gözlerimizin önünde tecavüz edip, işkence uyguladılar..savaş öldürürdü, savaş parçalardı ama tecavüz etmez zannederdim..herşeyde olduğu gibi bunda da yanılmıştık işte..
Sırp kasabı olarak tanınan Miloseviç'e destek verenlerin sayısı, kadınlar orada tecavüze uğrarken, sürekli bir artış gösteriyordu..yani bu zulüme kurban verilen milyonlarca can ama destek verilen bir cehennemin içindeydik artık..
bebeklerimizin boğazını kesiyorlar,canlı kalanlarımızın ayaklarına nal çakıyorlardı..Milosefiç; Sırpların soykırıma uğradığını ve bu yöntemlerle günahsız halktan öç aldığını dile getiriyordu..yani tüm bunların nedeni bir adamın, Sırpların soykırıma uğradığını ortaya attığı bir yalandan başkası değildi ve biz bu yalanın günahını çekiyoduk..artık bırakın diri kalanlarımızı, ölülerimize bile ateş ediyorlardı..sırp askerleri müslüman kızlara tecavüz etmeyi kendilerine amaç ediniyordu..
müslümanları kesmek için canlı hayvanlar üzerinde tatbikat yapıyorlardı..Donja Bioca kapmında insanları canlı canlı parçalıyorlardı..sırbistanın kuzeyinde bir kampta kadınları topluyorlar yenilerine yer açılması için tecavüz ettikten sonra öldürüyorlardı ve liderleri bu başarılarından sonra onları ödüllendirmeyi ihmal etmiyordu..
bizler dünyanın en büyük katliamından sağ kurtulan azınlıktık..elli bin kadına hamile kalana kadar tecavüz ederlerdi..daha sonra kürtaj olamayacakları bir safhada bırakırlardı..amaç nefret tohumlarını üremeye bırakmaktı..her kadının karnında bir nefret tohumu vardı artık..bunun adına sırplar "etnik temizlik" diyorlardı..
insanlar evlerinde diri diri yakılarak ölüme terkedildi..dışarı çıkmaya çalışanları ise çıktıkları an üzerine ateş atarak öldürüyorlardı..
ve bizler bunları yaşarken savaşın gerçek nedenini öğreniyorduk..
"Bosna Enformasyon Merkezi'ne bilgi veren Müslüman kaynaklar, daha önce öldürdükleri her Müslüman başına 500 mark prim alan Snayperistlerin (Uzun menzilli, dürbünlü tüfeklerle gizlendikleri yerden sivil halka ateş eden insan avcıları) aldıkları primin 1000 marka çıkarıldığını haber veriyorlar."bu haber 21 Mayıs 1992 yılında yayınlandığında, gerçekte su yüzüne çıkmış oluyordu..biz yüklü para karşılığında öldürülen piyonlardık ve nefretin en masum hedefleriydik..
kendilerini tatmin etmek isteyenler bizim üzerimizden para kazanmıştı ve kazanmaya devam ediyordu..

p.s: yaşanılanlar tüm çıplaklığıyla gözler önüne serilmiştir..

Yorum Gönder

1 Yorumlar

Pabuc dedi ki…
Paylaşım için teşekkürler..İnsan olmak ne kadar zor ...İnsanın aklı almıyor bu yapılanları..''Kimi elbiseler var içinde insan yok..'' ne kadar doğru bir söz..İşin kötüsü onların(canlıları katleden herkes için geçerli bu cümlem) insan olmadıklarına adım gibi eminim ama onlar için söylenebilecek kelimede bulamıyorum<<Hayvan deseniz hayvandan aşağılar...Sanırım onlar Şeytan denenin insan suretindeki hali..Bilemiyorum...Dedim ya bunları insanın aklı almıyor ; sessiz kalınmasını hiç hiç almıyor...