Banner

ALİ İLE RAMAZAN


"sen benim hayatımdaki tek temiz şeysin Ali.."
65 yaşındaki görgü tanığı her sabah erkenden uyanıp sitede yürüyüş yaptığını belirterek şunları anlattı:
"O sabah da sitede dolaşırken önce şiddetli bir gürültü duydum.Sonra polisler geldi.Polis cesedin bulunduğu balkonların alt bölümüne kimseyi yaklaştırmıyordu ama ben çok yakındım.Üniformalı birkaç polis cesedin üstünü aradılar.Adamın üzerinde iki pantolon ve iki mont vardı.Polis pantolonun cebinden avuç dolusu markları çıkararak kendi cebine doldurdu."
Aralık 1992 - Hürriyet
...........................................

bu yazı Ali İLe Ramazan'ın hikayesini anlatmaktadır..



Ramazan gerçekten Ali'sini alıp başka bir hayata kucak açabilir miydi..yani herşeye rağmen bankada birikmiş olan parasını alıp Ali'si ile kaçabilir miydi..Bestekar o gece karşısına hiç çıkmamış olsaydı o bir gelecek hazırlama uğruna başladığı o günden parasız dönseydi evine ve sarılarak uyusaydı Ali'sine, herşey bambaşka olabilir miydi..
ya da yatakhane müdürünün hastalıklı ilgisi olmasaydı, daha en başından misket oynayan bir çocuk her önüne gelenle yatabilir miydi..devlet baba diye tabir edilen olasılık kucak açsaydı onlara Ramazan o gün antenin kablosuna tutunup özgürlüğe gitmek isteyebilir miydi..Ali'sine kavuşmak uğruna onca ilmik atmasına rağmen, o kablo bir yerinden kopabilir miydi o zaman..
sadece para uğruna sadece Ali'si uğruna Ramazan betona çakılıp ölmeyebilir miydi..
Ramazan iyi çocuktur..Ramazan vücudunu kirletmiştir ama başka çaresi de yoktur hani..çünkü ona en başından "orçun"olma vasfını giydirmemiştir onu cami avlusuna bırakan annesi..
Ali temiz çocuktur..içi dışı tertemiz.. el değmemiş bir yüreğe sahip olan Anadolu kokan bir çocuk..annesi yer masasında babasının kafasını iki'ye ayırmıştır..sonra gidip kendini de tarım ilacı ile zehirleyip öldürmüştür..akrabaları için tek suçlu Ali olmuştur..o masada donup kalan Ali..korkudan ne yapacağını şaşıran Ali..daha en başından yetimhane çocuğu olan Ali..Ramazan'ın Ali'si..
sadece o buluştukları noktada, o zaman başlamıştır hayat..kısacık bir hayat..ömür müydü yani onların ki gazetelerin üçüncü sayfalarında yarım kalan bir aşk mı olmalıydı,ilk birleşimlerini yaşadıkları ilk dokunuşları paylaştıkları müdürün odasında başlayan..
ne çok sevdiler birbirlerini.. bankamatikte Ali'sini bulunca Ramazan, nasıl öptü nasıl kokladı onu..hayatın tüm çirkefliğine inat..evlerinde o yer yatağında nasılda uyudular..keşke hep orada kalabilselerdi..yani Ramazan "dağ yarması" demekten vazgeçince ona, bir kıskançlığın bıçak darbesini aldıktan sonra Ramazan..beni affetme derken Ali'si..herşeye rağmen ne güzel yaşanmıştı bu aşk..
daha çocukluğunda gıcır bir bilye hediye etmişti Ali'sine Ramazan.. ama öyle böyle değil ha en gıcır'ından..ki; Ramazan'ın nerde görülmüştür o kadar güzel bilyesini başkasına hediye ettiği..ama Ali'siydi o..daha aşk ilk gün konmuştu yüreklerine..
ve o bilye Ali'nin ellerinden düşene kadar aşklarının ilk hediyesiydi..



"böylesi bir toplumda, böylesi bir hayatta parasını seks işçiliği yaparak kazanan tüm eşcinsel arkadaşlarım için dua etmekteyim..hayat'ın bazı sokakları çamurluydu ama bu kadar kötü ve berbat olduğunu bu romanı okurken ağladığımda daha çok hissettim..devlet bizleri de görsün artık demekten başka daha fazlası gelemese de elimizden, bir gün Ali İLe Ramazan'ların ölmeyeceğini umud ediyorum.."
bu romanı bizlere sunduğun için teşekkürler Perihan Mağden..

Yorum Gönder

0 Yorumlar