Banner

FİKRİYE HANIM'IN YÜZYILA İMZASINI ATAN AŞKI


o aşkın doğduğu gün, 14 Şubat'ı göstermiyordu..bir evlendirme yemeğinde Fikriye hanımın kalbine düşen duygu, artık hiç değişmemek üzere orada kalacaktı..
1923 yılı belki de bu aşkın tek taraflı yaşanılması gerektiği anlamına gelecek ve Fikriye hanım verem hastalığına yakalanacaktı..Mustafa Kemal Atatürk bu esmer beyaz tenli kadının iyileşmesi için Münih'in kapılarını açacaktı..
fakat münih; bu güzel kadın için aşık olduğu adamı yitirmesi anlamına gelecekti..çünkü Mustafa Kemal Atatürk o; ülkedeyken Latife Hanımla evlenmiş olacaktı..Bu evliliği duyar duymaz büyük bir üzüntü yaşasada elindeki hediyeleri Çankaya köşküne getirecekti..
bundan sonrası Fikriye Hanımın ölümüne dair bir sır olarak kalacaktı kimisi köşke kabul edilmediği için intihar etti diyecek, kimi bunun tam aksini savunacaktı..
Atatürk bu aydınlık yüzlü kadını hiç unutamayacak ve Latife Hanıma seslenirken bir anlık dalgınlıkla "Fikriye" diyecekti..
Atatürk'ün manevi kızı Ülkü Adatepe bu aşkın büyüklüğünü şu sözleriyle doğrulayacak "Ata'nın Fikriye ile ilişkisi gerçek bir aşktı. Bunu da herkes biliyordu" ve ardından Latife Hanım'ın hırçınlığından bahsedecekti..
yani bu büyük aşk gözler önüne serilmeyen ama çevre tarafından bilinen yüzyılın aşkıydı..Fikriye Hanımın insanın yüreğini serin tutacak bir alımı vardı..uzun yürüyüşlerde Atatürk'ün sessizliğinde onun hüznünü anlayacak kadar derin bir duygu yaşatıyordu yüreğinde..

çoğu aşk gibi bu duygularda, belki kapı önünde birsilah sesiyle biten bir ömrün,
belki imzası atılmamış bir aşkın tozlu sayfalarayerleşen satırlarıydı..ve o gün
14 Şubat değildi..

Yorum Gönder

2 Yorumlar

Adsız dedi ki…
uzun zaman olmuştu 1MK yazınızı okumayalı. eskisi daha çok sizi görebilmek umuduyla.
Emre KORLU dedi ki…
küçük bir sağlık problemimden ötürü uzun yazılara ara vermiştim..ama toparlanıyorum..uzun yazılarımla sayfanızda olmaktan mutluluk duyacağım..çok teşekkür ederim..
o güzel ve hassas yüreğinize çok iyi bakın..