Banner

Demir Ağlara Takılan Medeniyet!


Yıllardır, Akp iktidarından da önce, belirli aralıklarla ve çeşitli nedenlerden dolayı sorar dururum. Bu memleketin bir zamanlar demirbaşı gibi görülen demiryolu ulaşımı, trenler neden ulaşım anlaşımız dışında kaldı, neden ulaşım anlaşımız dışına itildi? Kullanılmıyor denilemez fakat, trenle seyahat etmek 1960-1970’li yıllarda komünizm taşırken ve o zamanlar-şimdiki gibi değil- demiryolu komünizmle özelleşmişken, belki en şöhretli yıllardan sonra bıçak gibi kesildi. Uzun zamandır trenler ve demiryoluna dair bir haber, bir ses; ne bir bakım, ne bir yenileme çalışması yok. Şöhretli zamanları taşıyan rayların üzerine “Yeni” diye konulan hızlı trenleri, var olan acı içindeyken hızlı tren için döşenen rayları -bir an önce köşeyi dönelim der gibi zeminsiz kalkınma çalışmalarını- ve kaza haberlerini saymazsak tabii. Arzu eden buyursun saysın elbet. Bir istasyon açılmadı, 1 metre ray döşenmedi -aksine raylar sökülüyor. Doğu’ya demiryolu ulaşımı sökülüyor- Yapılmadı, açılmadı, döşenmedi diyorum. Biliyorum bir zerre asfalt dökülmesi bilboardlarda seçmen çağırıyor, çarşaf çarşaf oy oluyor kimi gün. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları(TCDD)! “Nerden nereye” diyesi geliyor insanın. Tek duyduğum, bildiğim Tarihi Haydarpaşa Garının satılacağıydı(!) Sahi ne oldu o konu? Gelinler gibi süslenip püslenen her yerin, her şeyin satılacağını mı düşünmeliyiz artık?! Binlerce imza toplandı, sonuç? Devlet demiryolları satıldı da haberimiz mi yok? Satın alanlar mı çalışmıyor? Neredeyiz, nereye, neyle gidiyoruz? Malumat katımızda (Umutsuzluk İdeolojisi*Cüneyt Uzunlar) oturmuş Amerika’ya yüklüyoruz bunu da. Amerika biz benzin, mazot kullanalım diye bizi karayoluna yöneltmiş-miş, bizim gelişmemizi istemiyorlar da biz bunun için adım atamıyormuş-muşuz. Hızlı trenleri de Cumhuriyetin kuruluş yıllarında döşenen rayların üzerine Amerika getirip, raydan çıkartınca kabahati kimde arayacağız, biliyor muyuz, öğrendik mi? Makinistte tabii ki! Ulaşıma bakanlar bakıyor ve bakıyoruz biz ulaşıma bakanlara. Sayın başbakan çok da hassas bir noktadan giriyor ve “Hani demir ağlarla örmüştünüz anayurdu dört baştan? Yıllardır 1 metre ray döşediniz mi?” Diye soran başbakan anahtar kelimesini bulduğu bulmacayla ödüle koşuyor. Meydanlarda şehir şehir mesafe kısalttığından söz ediyor. Kazalar yapmasa, insanlar ölmese kısaltıyormuş da… yoksa iki dünya arası ışık hızıyla seyahat, tek gidiş. Ne yazık! Şölenlerle açtığımız İstanbul metrosu 4 durakla hizmete açıldığında çetrefilli bir haritası olan Barselona, Paris, Amsterdam…Metrolarına bakmadan hiç de tevazu göstermeden yapılan işi göklere çıkardık. Adım atmanın, birlikte iş görüyor olmanın saadetini hissedemedik en azından. Leman dergisine kapak olmuştu metro haritaları. Bir şeyler yapmak için neyi, kimi, neden bekliyoruz?! Asfalt yollar bildiğiniz gibi, trafik deseniz aynı, demiryolu bir alternatif gibi bile görünmüyor. Yapılıyor, çalışılıyor denilenler Anadol marka bir arabayı modifiye etmekten farksız. Demiryolunda yeni bir millet de değiliz halbuki. Zamanla beraber hızlanmak, yükselmek güzel ancak zemini var mı bakalım o hızı, o yüksekliği taşıyacak? Rıfat Ilgaz’ın, Ahmet Haşim’in meşhur şiirine atfederek dediği gibi “Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden soluk soluğa değil!”
…Demir ağlarla ördük Ana yurdu dört baştan…
Dirhem dirhem miras yiyoruz şimdi, iki dirhem bir çekirdek.
Oysa upuzun bir demiryoludur Cumhuriyet!

Yorum Gönder

0 Yorumlar