Banner

...


Bir karakter özelliği olan inanç; din-dindarlık sözcükleri arkasına sığınılarak, özel bir inanma biçimine dönüştürüldüğündendir ki, bu kokuşmuşluk hızla insanlığın sonunu hazırlamaktadır. Sonun başlangıcı olarak gelinen bu noktadan bakıldığında görülmeli ki; varoluş bu kadar kolay hazırlanmamıştı.
Bildiğimiz din tanımının ötesinde, yerkürenin tüm yaratılmışlarla bugün geldiği noktada din nedir? Varoluşun özüne dönme sancılarıyla kıvrandığı bu boyutta sözde din ve inanç pazarlıklarıyla ileri sürülmeye çalışılan toplumsal barış hezeyanları ne ölçüde gerçekçidir?

Aslolan nedir?
Doğru ya da yanlış diye bir şey yoktur. Yazgı ya da rastlantı diye nitelendirdiklerimiz yaşam öykülerimizin bütününü oluşturur. Varoluşun özü, anlık detaylarda gizlidir. Attığımız her adım, aştığımızı sandığımız her engel, öze giden yoldaki küçük oyalanmalardır.
Kötülük iyiye göreyse; asıl iyi, iyi addedilen midir? Eğer öyleyse kötünün değeri nedir? Parçaları tamamlayanın gerçek yeri öykünün neresindedir? Başında, ortasında yoksa sonunda mı? Ya her yerindeyse?
O zaman kötülük müdür iyinin değerini belirleyen? Ya da ne?
Diye sorarlar asıl bilenler!
İçten olduğuna emin olduğunuz bir tesellidir ki; kimi zaman sizin varoluş amacınızdan kopmanızı engeller. Ve sizi sevgi denizine geri döndürür.
Yaşam fırsatlardan ibaretmiş gibi görünürse de bu, önümüze çıkan her fırsatı kullanmalıyız anlamına gelmez. Hem de hiç.
Ölçümüz başkasının fırsatını çiğnememek noktasında karşımızda beliriverir. Bunu görmek ya da görmezden gelmek bizim elimizdedir.
Benim doğrum, senin yanlışının başladığı yerde biter.
Neye göre, biter mi, bitmeli mi soruları bir yana önemli ve asıl gerçek olan şudur ki; senin yanlışın da benim doğrumun başladığı yerde biter.
Neye inandığımız değil, ona ne için inandığımızdır aslolan!
İnanmak, varolmaksa; inandıklarımızla varız.
Varolduğumuz için inanmaksa en büyük saçmalıktır.
Hiçbir konuda kesin sınırlar konmamalı. Ama bazı değerler olmalı ve vardır ki zaten kesin sınırlara ihtiyaç duyulmadan korunurlar.
Yaşamak için sev, sevdiğin için yaşamasını bil.
Biz insanoğulları biriktirdiklerimizle var gibi görünürüz.
Asıl biriktirdiklerimizse, varoluşun hizmetindedir.
Diğerleri öze ulaşmada görevi yavaşlatmaktan öte gidemezler.
Bildiğimiz ne kadar da küçüktür asıl gerçeğin yanında.
Ve yanlış olandır bizi doğru bildiğimize götüren.
11-12 ŞUBAT 2000

Yorum Gönder

0 Yorumlar