Banner

Melek, Şeytan ve İnsan



Doğarsınız. Masum... Bir bebeksinizdir. Büyürsünüz. Çocukluğunuz şekillenir.
Annesinin tatlısı; babasının şekeri, kaymağı, balısınızdır. Yaşadığınız aile ortamına göre şekillenir çocukluğunuz. Şanslı ve şanssız olanlar... Henüz tercihlerinizin olmadığı bir ortamda sağlıklı ya da sağlıksız bir büyüme evresi yaşarsınız.

Tabi bedensel sağlıksızlıktan, özürlülükten veya yokluk içinde bir yaşantıdan bahsetmiyorum. Bunlar da hayatın belirleyicileridir; ancak bu etmenlerin kimyanızda katalizör dahi olmadığı hayat denkleminizde etkisiz eleman olduğunu varsayarak düşünüyorum. Düşünmek istiyorum.

Ergenlik... Bence hayatınızın en önemli dönüm noktası... Sorunsuz atlatanlar genelde kişiliği iyi oturmuş birer insan adayı... Diğerleri ya hayırsız evlat, ya aşırı uçlarda kendini ifade etmek isteyen birer militan, ya serseri ruhlu bir deli-kanlı, ya da içine kapanık bir dindar adayı.. Veya her ikisi arasında sıkışık kalsa da; biraz ondan biraz bundan neticede insan olacak çocuklar..

Ve kanunen de, dinen de artık yaptıklarınızdan mesul olma, sorumluluk taşıma zamanlarınız... 18li 20 li yaşlarınız. Hayatınız büyük bir ihtimalle artık bundan sonraki tercihleriniz ve yaşantınızla şekillenecek olmasına rağmen durağan ve tekdüze olmayacak. Daha öğreneceğiniz çok şey var. 25+, 35+, 45+ ve daha ileri yaşlarda şekillenecek ruhunuzun yapıtaşları..

25+lı yaşlarda idealist, tuttuğunu koparan, biraz serseri ruhu olsa da artık kimliği oturan verimli ama kararlarında henüz etkilerden uzak olmayan bir insan....

30'lu yaşlarda işini kurmuş ya da bulmuş, eşini bulmuş ve yuvasını kurmuş olma ihtimaliniz yüksek. Hayattaki idealleriniz, dünyayı kurtarmaktan ziyade kendi yuvanızı kurtarmak. Başınızı sokacak evinizi, arabanızı ve çocuklarınızı düşünmeye başladığınız yıllar...

35+lara kadar idealistlikten realistliğe geçen ruhunuz 35+ da 'Eyvah' diyecek, 'Yolun yarısına geldik'. Geçmişte kaçanların peşine düşecek belki, bir fırsat daha diyerek eksikleri tamamlayacak..

Yeniden depreşen okuma arzusu, mutsuzlukla mutluluk arasında gidip gelen bir ruh; belki de ikinci ergenliği yaşayacaksınız. Büyüklerinizle yaşadığınız ergenlik kavgalarını bu kez kendi ruhunuzla yaşayacaksınız. Hâlâ içinizde ideallerinizle gerçek dünya arasında bir seçim karmaşasının izleri olacak.

45+'ya kadar hem dünya derdi hem de idealleriniz arasında gidip gelirken 45+'dan sonra erken bir gelecek korkusu kaplayacak içinizi. ( Tabi canım memleketimde olmadık bir trafik kazasında ya da bir maganda kurşununda veya kafanıza üst kattan düşen bir pencere camında hayata veda etmemişseniz)Kaygılarınız had safhaya çıkacak. Borçlarınızı daha bir kafaya takacaksınız. Ölüm gelecek aklınıza sık sık. Kilolarınız başınıza dert olmaya başlayacak. Atın ölümü arpadan olsun diyerek yemek yemek artık tarihe karışacak ufaktan. Kolestrol, şeker, tansiyonla tanışacaksınız....

Bundan sonrasını bilmiyorum. Henüz 46 olduğum için. Onu da bilen dostlar tamamlasın.

Ama bildiğim ergenlikten sonraki evrelerde hayatınızda hep 3 şey arasında gidip geleceksiniz.
Melek, Şeytan ve İnsan....

Bazen düşündüklerinizden ötürü bile kendinizi cehennemlik görecek, bazen kendinize inanılmaz toleranslar tanıyacak, bazen 'A!... benim de canım var!' diyeceksiniz. Kimi zaman kaderinize, çoğu zaman kendinize isyan edeceksiniz. Yaptıklarınız, yapamadıklarınız veya düşündükleriniz, söyledikleriniz için. Ya da hayıflanacaksınız. Yapamadıklarınız için. Bu ister dini ister dünyevi olsun her alanda maddi manevi kazanım veya kayıplarınızla ilgili "keşke"lerle pişmanlıklarla sürüp gidecek.

Bazen de "iyi ki" diyeceksiniz. İyi ki yapmışım, iyi ki görmüşüm, iyiki gitmişim, iyi ki sevmişim... Bazı cevaplar kendinizden bile utanmanıza, nefret etmenize yol açarken bazı cevaplar göğsünüzü kabartacak. Bazen aynada yüzünüze tükürmeye yeltenecek bazen kendinizi öpecek, tebrik edeceksiniz.

Her ne olursa olsun sonunda ilahi bir mesaja muhatap olacaksınız. İnanmıyor olsanız bile inanacaksınız ki siz insansınız. Hata yapan, suç işleyen, ceza çeken, ızdırap çeken, bazen gülen eğlenen, bazen mutlu, çoğu zaman hüzünlü olan. Kimi zaman Melek'ten iyi, kimi zaman Şeytan'ı ürkütecek kadar kötü ama her zaman insan....

Neydi ilahi mesaj: Melekler "Orada bozgunculuk yapacak, yeryüzünü fesada verecek, kan dökecek birisini mi yaratacaksın?" (bakara 2/30) dediklerinde; Allah(c.c), 'Ben sizin bilmediğinizi biliyorum." diyerek onlara karşılık vermemiş miydi?

Denir ki: İnsanoğlu eğer hiç hata yapmayan melekler haline gelseydi. Allah "hata yapan ama pişman olup kendisinden af dileyen insanlar yaratırdı"

Ne mutlu size ki; ne melek ne de şeytansınız. Siz insansınız insan. Bu lüksün (insanca!) keyfini sürün bence...


Yorum Gönder

3 Yorumlar

Ness dedi ki…
Güzel, ilginç ve etkileyici :)
Efendim, öncelikle bu güzel satırlar için çok teşekkürler. Yazılarınız ufkumu genişletmekte ve çoğu zaman özenle yanyana getirdiğiniz kelimeleri tekrar tekrar okumaktayım.Sizden öğreneceğim çok şey var daha..
Her yeni yazıyı sabırsızlıkla bekliyorum. Elinize sağlık.
sünter dedi ki…
Ne melek´iz ne seytan. Ikisinin birlesimi gibi bir sey bu insan olmak.
Galiba en zoruda bu iste.

Cok güzel anlatmissiniz.

Sevgiler
erkan bal dedi ki…
@Ness: ben teşekkür ederim. iltifat etmişsiniz.

@sünter: evet zor olan insan olmak, insan kalmak....