Banner

Bu size kapak olsun…

Bayramda tatlı mı tatlı İlayda’nın sağ elini sol elinin ayasına vurarak “oh bu size kapak olsun” türü nispetinin hoşluğuyla geçirdik. Güya “bu size ders olsun” diyerek büyüklerine, akranlarına gönderme yapıyor ama bunu o kadar tatlı söylüyor ve nereden aklına gelmişse, “ders” yerine de “kapak” diyordu.

***

Günlük yazı yazanlar için dört günlük bayram tatili çok uzun olmasa da “bayram dinlemeyen” sinir bozucu gündem, süreyi uzattıkça uzatıyor. Kendi adıma söyleyeyim, bugüne kadar bayram tatilinde “keşke bunu yazsaydım” diye hayıflanacağım yoğun gündemli bir bayram geçirmedim.

Bu bayram hariç...

***

Bayrama girerken “hukuki karar verme yetisinin” olup olmadığı tartışılan Danıştay’ın “herkes eşit olabilir ama meslek liseliler asla” türü “saçma sapan” bir kararını tartışmak zorunda kaldık. Adeta bayramı meslek liselilere zehir eden karar, sohbetlerin de esas konusu oldu ve ne ilginçtir ki, herkes Danıştay’dan farklı düşünüyordu. Oysa Danıştay 8. Dairesi kararı verirken “Türk Milleti Adına” demeyi ihmal etmiyordu. Bizim bilmediğimiz başka “Türk Milleti” de mi vardı?!

Eğer bayramda yazı yazsaydım, o kararın altına imza atanların bırakın hukuk tahsil etmesini, bırakın üniversite, lise, ortaokul, hatta ilkokul tahsilini, okuryazar olup olmadıklarını çok merak ettiğimi söylerdim.

Çünkü bu kararı vermek için ya cahil olmak lazımdı, ya da çok başka kasıtlı fikirler taşımak...

Yoksa Danıştay üyelerinin bu halkı tanımadığını, bu milleti sevmediğini, bu ülkenin ve bu ülkede yaşayan insanlardan hiç hoşlanmadığını düşünmek mümkün değildi.

En azından “bir kısmını sevip, bir kısmından nefret ettiklerini” düşünmek gerekirdi ki, böyle bir şey de kanımca mümkün değil.

O zaman geriye kalıyor “okuryazar” olmadıkları...

Peki bu mümkün mü?

Daha okuryazar bile olamayanların Danıştay gibi bir kurumda ne işi olabilirdi?

Olamazdı...

Eğer bayramda yazı yazsaydım, o zaman bu kararın altında çok daha başka şeylerin aranması gerektiğini söyleyecektim...

Ne garip bir ülkede yaşadığımızdan da bahsedecektim mesela.

Çok değil, daha birkaç yıl önce adaletsizlikte “katsayı YÖK’ün görev alanındadır” diye itirazı reddeden aynı kurumun, bugün adalet sağlamada “herkes eşit değildir” diyerek kendi görev alanında görebiliyor.

Yoksa “bizden YÖK” ile “bizden olmayan YÖK” gibi durumlarda “verilen kararda bize göre” şeklinde mi alınıyor derdim...

Eğer öyle de değilse ya o zaman göremiyorlardı, ya bu zaman...

Yani ikisinden birinde görme veya algılama veya yorumlama ya da düşünmek bile istemem ama kasıt vardı.

Ya o karar yanlıştı, ya bu karar...

İkisi de doğru olamayacağına göre ve iki karar da bir birinin zıttı, bir birine ters, bir birinin aksi olduğuna göre Danıştay’ın “hukuki karar verme” durumunun çoktan ortadan kalktığını da söyleyerek, “artık böyle bir kuruma ihtiyaç kalmadığını” söyleyerek, bir an önce lağvedilmesinin millet menfaatine olduğunu söylerdim...

Ne güzel olurdu...

***

Gerçekten ben bayramda yazı yazsaydım, “neye hizmet ettiği” pek anlaşılmayan bazı “gereksiz” kurum veya kuruluşların “herkes eşit değildir” gibi saçma bir karara destek vermesine hiç ama hiç şaşırmadığımı da söylerdim...

***

Eğer bayramda yazı yazsaydım, “kurbanlık hayvanlara şefkatle” yaklaşılmasını şiddetle isteyen emirlere rağmen, ibadet maksadıyla kesilecek bir kurbanda, kendi beceriksizliğinin hırsını, canlı bir hayvanın ayağını keserek alan Şanlıurfalı kasabın insan olup olmadığını merak ettiğimi de söyleyecektim...

***

Eğer bayramda yazı yazsaydım, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “ikiz kardeş” olup olmadığını o kadar çok merak ettiğimi, hangisinin milliyetçi, hangisinin sosyal, hangisinin demokrat, hangisinin solcu olduğunu karıştırdığımı da söyleyecektim...

Ve eğer yazı yazsaydım, vatan hainliğiyle, vatanseverliğin ölçme ve değerlendirme yetkisinin bu ikiz liderde olup olmadığını, onların ölçülerine girmeyen herkesin vatan haini olarak tutuklanmasının gerekip gerekmediğini de soracaktım.

Ve o zaman şunu diyecektim; Aman, aman ben sizin ölçünüze göre vatansever olmak istemiyorum...

Varsın sizin olsun, ben adam gibi sevmek nasılmış çok iyi biliyorum...

Ve son olarak da şunu soracaktım, MHP ne zaman CHP’yle aynı çatı altında siyaset yapacak, bu şekilde kafamız karışıyor...

Ne yaparsın, bayramda gazete çıkmayınca bütün bunları yazamadım...

Ama bu size kapak(!) olsun, kimin neye hizmet ettiğini öğrenin…

Naif Karabatak
1 Aralık 2009

Yorum Gönder

0 Yorumlar