Banner

Bir Değerimiz; Sırrı Süreyya Önder

Seviyesiz ve bir o kadar da insanı çileden çıkaran programların cirit attığı televizyon kanallarında arada bir güzel örnekler de çıkmıyor değil. İşini iyi yapanların hakkını yememe adına, “adam gibi” programlar yapan, bilgi ve birikimini izleyicilerine aktaranların olduğunu söylemek gerek.

Bunlardan birisi de “Salı Sefası” adlı program…

TV 8 ekranlarında her Salı akşamı izleyiciyle buluşan programı hemşerimiz Zara ile Oktay Kaynarca sunuyor.

Önceki geceki program ise deyim yerindeyse “Adıyaman Sefası”na dönüştü.

Düzeyli konukları, hoş sohbetleri ve müziğin en güzel nağmelerinin seslendirildiği program olmasıyla kısa sürede dikkat çeken Salı Sefası’nın önceki gece konukları bağlama ustası Arif Sağ, türküye bir ömür harcamış Belkıs Akkale ve Adıyaman’ın yetiştirdiği en önemli sanat adamı Yönetmen Sırrı Süreyya Önder’di…

Beynelmilel adlı filmle adını duyuran Önder, kapasitesinin çok azını sinemaya yansıttığı, sonraki ekran deneyimlerinden anlaşıldı.

Sayın Önder, “Adıyaman ağzıyla konuşan” ama sahip olduğu bilgi, birikim ve kültürüyle kapasitesini gösterebilen aydınlarımızdan birisi aynı zamanda.

Hoş sohbeti, dilinin tatlılığı, esprileri, hayata dair söyledikleri kayda değer.

Çıktığı her kanalda demokrat kimliğini, farklılıklara bakışını, dik duruşunu ve sıcaklığını görmemiz mümkün. Siyasi tartışma programlarının aranılan ismi haline gelen Önder, şimdi de sohbet programlarının da aranılan ismi haline geliyor.

Ekran budalası olanlar gibi kanal kanal gezmeyen, seviyeli programlara ve aralıklarla çıkan Önder’in “yüz eskime” sıkıntısı da yok. Böyle devam etmesini de diliyorum.

Gelelim Salı Sefası’na…

Kentler tanıtım yapmak için milyar dolarlar harcarlar. Bütün bu harcamalarına karşılık gelen turist sayısı önemli bir rakama ulaşmaz. Bunu bilenler kentlerin yetiştirdiği insanların fazlalığının milyarlar harcanan tanıtımlardan çok daha etkili olduğunu söylerler. Bunun en güzel örneği İbrahim Tatlıses’tir, Latif Doğan’dır, Zara’dır…

Elbette Sırrı Süreyya Önder’dir…

Çıktığı her programda olduğu gibi Salı Sefası’nda da “Adıyaman” damgasını vurmayı biliyor. Kültürümüzü, güzelliklerimizi, insanların sıcaklığını, esprilerini, misafirperverliğimizi ve değerlerimizi ekrana taşıyor.

Salı Sefası’nda bir de Zara olunca iki Adıyamanlı, programı Adıyaman Sefası’na çevirmeyi bildi.

Hele uzun aradan sonra Zara’dan “Oy aman aman burası Adıyaman” şarkısını dinlemeye doyum olmadı.

Oktay Kaynarca ve Sırrı Süreyya Önder’in okuduğu şiirler de programa ayrı bir tat verdi.

Elbette ki Arif Sağ’ın bağlaması, unutulmaz türküleri ve Belkıs Akkale’nin sesinin güzelliği programı izlenir kılan öğelerin başında geliyordu.

Programa başladığı günden bu yana fırsat buldukça kaçırmamaya çalıştığım Salı Sefası’nın zirve programı önceki geceki programdı diye düşünüyorum.

Sanmayın programa Adıyaman Sefası dediğim için bu kanıya varıyorum.

Başka illerden izleyenler için “Adıyaman Sefası” diyeceklerini tahmin etmiyorum. Çünkü bunu o kadar düzeyli yapıyorlar ki, “memleketçilik” yapıldığı suçlamalarıyla karşı karşıya kalamazlar.

Sırrı Süreyya Önder, Adıyaman’a çok şey katabilir, ülkeye çok şey katabilir ve nihayetinde sinemaya çok daha güzel şeyler katabilecek bir yapıda.

Ne yazık ki, o da benim gibi “parasal” konularla arası pek de iyi olmayan birisi olduğu izlenimini veriyor. Elbette ki bir film kolay çekilmiyor. Bu nedenle Adıyamanlı işadamlarının “geleceğe imza atma” adına Adıyaman’ı konu edinen, Adıyaman’da çevrilecek bir filme Sırrı Süreyya Önder’i ikna etmeleri, destek vermeleri en büyük dileğimdir.

Sırrı Süreyya Önder, “solcu” olduğunu her fırsatta söyleyenlerden ama günümüzde solcu diye geçinen partilerin de solcu olmadığını söyleme yürekliliğini gösterenlerden birisi. Solcu olmakla, başka kesimlere sırtını dönen birisi de değil. Yani tam anlamıyla demokrat bir duruş sergileyebiliyor. Bu açıdan sağcı-solcu diye yaftalamadan, ortaya koyduğu ve koyacağı ürünlerin hesabını yapıp, Adıyaman’a çok şey katan, güzellik veren Önder’i daha iyi yerlere taşımamız gerekiyor.

Bugüne kadar kendi insanımıza karşı gösterdiğimiz hoşgörüsüzlüğün artık terk edilmesi gerekiyor vesselam…

***

Bir Test, Bir Soru Ve İlginç Cevabı

İlköğretim okullarında öğrencilere çeşitli testler yapılarak seviyeleri ölçülüyor. Bunlardan birisinde ilginç bir soru var.

Farklı olduğunu söyleyen test yaprağında; Özge’nin yaz tatilini ailece Nemrut Dağı ve Kommagene Uygarlığına ait dev heykelleri görerek geçirmek istedikleri söyleniyor ve soruyu soruyor;

Özge ve ailesi bu arzularını gerçekleştirmek için hangi kentimize gitmelidir…

Cevap şıkları şöyle; a) Adıyaman, b) Bitlis, c) Malatya ve d) İzmir…

Hali üzere çocuklar “a” şıkkını işaretliyor…

Sıkı durun cevap anahtarında “a” değil, “c” doğru gözüküyor…

Yani Nemrut Dağı ve Kommagene uygarlığına ait dev heykelleri görmek için Adıyaman’a gelmekle, Bitlis ve İzmir’e gitmek arasında fark yok. Yani ulaşabileceğiniz iller bu üçü değil, bir diğeri olan Malatya…

Yorumu ve tedbiri İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bırakıyorum…

Naif Karabatak
24 Aralık 2009

Yorum Gönder

1 Yorumlar

uğur erhan dedi ki…
Adı geçen yönetmeni basında ilk çıktığında takip etmeye başladım. Geçmişini ve bir takım konuşmalarını okuduktan sonra sempati duymaya başlamıştım.

Taki sözüm ona haber kanalı olan ve sahibinin sesi olan bir tv kanalında "kafa dengi" diye bir programla karşıma çıkana kadar.

Programı yapan kişilerinde düşünce yapılarını öğrendikten sonra sempatim kayboldu.

Birisi kuran-ı kerimden ayetler vererek konuları anlatırken diğeri de sözüm ona "sol" bakış acısıyla bir şeyler anlatmaya çabalıyordu. Seyrettiğim bir kaç programda en azından benim görebilidiğim buydu.

Zaten sizde adı geçen yönetmeni tırnak içinde "sol" cu olarak belirtmişsiniz.

Kısacası programın ismi gibi kafa dengini bulmuş gibi.

İnsanların geçmişleri, bugünleri hatta gelecekleri için referans olamıyor ne yazık ki.