"Durma!" - Bir milyon kalem

Bir milyon kalem

Blog yazarları topluluğu

3 Aralık 2011 Cumartesi

"Durma!"


Herkes Arap isyanından bahsediyor. Kimisi ona bahar diyor kimisi başka şeyler. Ancak şurası bir gerçek ki, bu isyan, “sistem karşıtı çok geniş kitlelere seslenen bir isyan.” Herkesin bu isyan karşısında kendine göre yorum ve teori geliştiriyor. Hatta bu isyanın Amerika tarafından uygulandığına dair ilginç teoriler de mevcut.

Ama bu ilginç teoriyi ortaya atanlar bir konuyu atlıyorlar. Bu isyanın başlangıcını...

Bu isyanın başlangıcını atlamak demek olayın bütününü atlamak demek. O halde gelin hep beraber olayın başladığı güne Tunus'a gidelim. Hani Muhammed Bouzazi'nin kendini yaktığı o güne...

Ama ondan da önce Muhammed Bouzazi'nin kendini yakmasının sebebeplerine bir bakmak gerek...

Muhammed Bouzazi, Üniversite mevzunu olmak için sınavlara giden ancak maddi durumunun yetersiz olmasından dolayı seyyar satıcılık yapması sonucunda sınavlara çalışamayan bir kişi.Babası o küçükken vefat etmiş bu sebeple küçük yaşta çalışmak zorunda kalan Muhammed, ailesine ekmek götürmek zorundaydı. E tabi, işten dönünce yorgunluktan dolayı uyumaktan başka zamanı kalmayan Muhammed ders çalışamadı. Ve bu sebepten de derslerden kaldı. Hoş sınavları kazansaydı da üniversite harcı verecek durumu da yoktu. Yani yine okuyamayacaktı.

Yine pazarda ekmek parası için gitmişti seyyar arabasıyla. Bir şeyler satmaya çalışırken zabıta geldi. Ve rüşvet istedi, yoksa arabasına el koyacaklarını söylediler. Ama Muhammed'in daha kazancı bile üç kuruştu onu da verirse eve hiç para götüremiyecekti. Ve zabıtaya para vermeyeceğini söyledi. Zabıta da arabasına el koymaya kalkışınca küfürleşmeler başladı. Daha sonra 5-6 kişi olan zabıta Muhammed'i dövmeye kalktı ama diğer pazarcılar Muhammed'e destek verince bu sefer zabıtalar diğer satıcılara saldırmaya başladılar. Tam bu sırada tek kalan Muhammed'e geri dönen diğer zabıtalar Muhammed'e saldırmaya başladılar. Ve ekmek parası olan arabasına el koydular.

Bu duruma isyan eden Muhammed, durumu protesto etmeki için kendini meydana atıp üstüne tineri döktü ve kıpırdamadan kendini ateşe verdi. “Ve verdiği o ateş, belki de kelimenin tam anlamıyla devrimin ateşi olmuştu.” Dersek eğer biraz erken davranmış oluruz. Çünkü, her ne kadar Muhammed Bouzazi'nin kendini yakmasından sonra devrim başladı denilse de, gerçek isyan, bir hafta kadar sonra hastaneye kaldırılan Muhammed Bouzazi'nin ölmesinden sonra duruma isyan eden arkadaşlarının sokağa çıkması ile başladı.

İşte devrimin başlangıç hikayesi işte böyle başladı. Her ne kadar basit olaylar zinciri olarak gibi gözükse de bu olayları iyi bilmek gerek çünkü her şeyi Amerika'nın yaptığını zannetmek kelimenin tam anlamıyla “ahmaklıktan” öteye gidemez.

Ve sonuç olarak isyan , TunusCezayirMısırBahreynÜrdün ve Yemen'de büyük çapta; MoritanyaSuudi ArabistanUmmanIrakLübnan ve Fasta küçük çapta olmak üzere tüm Arap Dünyasında başgösteren mitingler, protestolar ve halk ayaklanmaları başlamış oldu. Hatta bu da yetmedi, birde başka kıtalara da yansıdı bu durum. Amerika, Avrupa ... Genel grevler bir birini izledi. Kapitalistlerin ayaklarını denk alması için gürültüler başladı.

Bu gürültülerin Dünya'nın her tarafında yaşanmasının sebebini aslında Karl Marx yaptığı gözlemler ile taa.. 19.y.y.'ın başlarında şu şekilde açıklamıştı:

«
 Modern sanayinin gelişmesi, burjuvazinin ayaklarının altından bizzat ürünleri ona dayanarak ürettiği ve mülk edindiği temeli çeker alır. Şu halde, burjuvazinin ürettiği, her şeyden önce, kendi mezar kazıcılarıdır. Kendisinin devrilmesi ve proletaryanın zaferi aynı ölçüde kaçınılmazdır. »

İşte bu yüzden Marx kapitalizm'in yarattığı her ekonomik krizi büyük bir selam ile karşılardı.

Tekrar etmek gerekirse eğer yine bu sebeplerden dolayı bu durumların “amerika'nın yaptığını düşünmek,ahmaklıktan öteye gidemez” (ancak bu duruma Suriye ve Libya dahil değildir.Ki bu ülkelerde ki durumları daha sonra açıklayacağım)

Ancak bu isyanların doğru şekilde teorik olarak yönlendirilmesi gerekmektedir. Bu konu da da Lenin'in şu sözü durumu özetler niteliktedir: “Teori, bütün ülkelerin işçi hareketinin genel biçimi ile ele alınmış deneyimidir. Elbette ki teori, devrimci pratikle birleştirilmedikçe anlamsız olur; tıpkı, devrimci teori ile yolu aydınlatılmadıkça, pratiğin karanlıkta el yordamıyla yürümesi gibi. Ama teori, devrimci pratikle kopmaz bir bağla birleştiğinde, işçi hareketinin muazzam bir gücü haline gelebilir, çünkü harekete güveni, yönünü tayin etme yeteneğini ve çevresinde olup biten olayların iç bağlantısını anlamayı teori, ve yalnızca teori verebilir; çünkü pratiğe, yalnızca sınıfların bugün nasıl ve hangi yönde hareket ettiklerini değil, aynı zamanda yakın gelecekte de nasıl ve hangi yönde hareket edeceklerini de anlamasında teori, ve yalnızca teori yardım edebilir. 


İşte tam burada işçi hareketlerini doğru bir biçimde yönledirecek olan öğrenciler devreye girmelidir.
Yoksa bu durum kargaşadan başka Hiçbir şey meydana getirmez. Ki bu durum devrim alevinden saman alevine doğru gidip bir anda sönme eylemi gösterir.

Yine tam burada gerçek öğrenci örgütlenmelerinin önemi ortaya çıkmaktadır. Yani kendi haklarını almak haricinde öğrenci hareketleri aynı zamanda ulusal bir hareketten öteye gidemeyen yahut gidemeyecek olan eylemlerini, emperyalizm ile savaş boyutuna getirmeleri için emekçilere Enternasyonal  bazda destek vermeleri gerekmektedir.



Hadi bakalım,işimiz hiç kolay değil. Eğer Tanrı varsa size yardımcı olsun, yoksa siz kendinize yardımcı olun. Çünkü bunun tam zamanı, hemde tam!

VOLKAN KAHYALAR 

6 yorum:

  1. Be zekadan yoksun mantık. Bak bakalım o emekçi isyanları ülkeleri ne hale getirdi. Kendinle çelişiyorsun. Ne oldu da Kaddafi'nin ülkesinde isyan çıktı? Zır cahil adam internette seni okuyan biri belki de yazdıklarına inanacak. Otur biraz oku, sonra düşün ondan sonra yaz. Sonra da yazdıklarını bir daha oku...

    YanıtlaSil
  2. bu yazı ;
    bedavadan komünizme pay çıkarma çabası olmuş. evet,öğrenciler örgütlenin,rahatlık size batsın.birileri aynı silahla sabah solcuyu,akşam sağcıyı sizlere vurdursun.aradan yirmi yıl geçince "her iki tarafın bugünkü tıfılları" -lan bizi birbirimize nasıl kırdırtmışlar- diye günah çıkarsın.gençler örgütlenmeye devam,ne için? siyonizmin maşası olmak için.marx veya lenin in yahudi olduğunu herkes bilir,acaba siyonizm bağlantıları nedir? bütün herşey halk için mi yapılmıştır.o yüzden mi komünist rusya döneminde tepede bir grup elit vardı.hala neler için klavye kullanıyoruz ya.

    YanıtlaSil
  3. Erkan bey, muhalif yazıları severim ki bunu daha önce de belirtmiştim. Yorumunuz için teşekkür ederim. Ancak bu durumu hakaret içeren yazı şeklinde yaparsanız (ki bu durum ikinci kere oluyor) sizi hakaret yüzünden mahkemeye vermek zorunda kalacağımı üzülerek belirtmek isterim.

    Ayrıca yazıyı sırf eleştirmek için okuduğunuz çok belli çünkü bahsini ettiğiniz "Ne oldu da Kaddafi'nin ülkesinde isyan çıktı?" kısım hakkında yazımda aynen şu cümleler geçiyor:

    *Tekrar etmek gerekirse eğer yine bu sebeplerden dolayı bu durumların “amerika'nın yaptığını düşünmek,ahmaklıktan öteye gidemez” (ancak bu duruma Suriye ve Libya dahil değildir.Ki bu ülkelerde ki durumları daha sonra açıklayacağım)

    *Ve sonuç olarak isyan , Tunus, Cezayir, Mısır, Bahreyn, Ürdün ve Yemen'de büyük çapta; Moritanya, Suudi Arabistan, Umman, Irak, Lübnan ve Fasta küçük çapta olmak üzere tüm Arap Dünyasında başgösteren mitingler, protestolar ve halk ayaklanmaları başlamış oldu. Hatta bu da yetmedi, birde başka kıtalara da yansıdı bu durum. Amerika, Avrupa ... Genel grevler bir birini izledi. Kapitalistlerin ayaklarını denk alması için gürültüler başladı.

    İkinci paragrafta dikkat ettiyseniz Libya ve Suriye yok. Ve özellikle de ilk paragrafta belirtmiş olduğum gibi daha sonra ki yazım da bu durumu anlatacağım.

    Kısaca demek istediğim: Yorum yaparken bana yakıştırdığınız "Otur biraz oku, sonra düşün ondan sonra yaz. Sonra da yazdıklarını bir daha oku..." kısım bana değil aynen size uymuş oluyor.

    YanıtlaSil
  4. Yazılarınızı okumamak ve yorumsuz kalmak daha iyi haklısınız! Zira ne siz beni mahkemeye vermek zorunda kalırsınız ne de ben sizin hakkınızda "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama" ile ilgili olarak suç duyurusunda bulunmak zorunda kalırım.

    Buraya son yorumumu, yazıyı yeniden okumuş olmanıza rağmen kendi yazdıklarınızı anlamamış olmanıza değinip daha fazla uzatmadan kesiyorum. Buyurun yukarıdaki yazıdan bir alıntı:

    "Yani kendi haklarını almak haricinde öğrenci hareketleri aynı zamanda ulusal bir hareketten öteye gidemeyen yahut gidemeyecek olan eylemlerini, emperyalizm ile savaş boyutuna getirmeleri için emekçilere Enternasyonal bazda destek vermeleri gerekmektedir."

    YanıtlaSil
  5. değerli yazar ve yorumcumuz. birmilyonkalem yazar ve okurları arasında güzel bir ahenkten yanadır. yazım dilimizde ve eleştirilerimizde daha sakin, kişilik haklarına saldırı ve kovuşturmaya sebep olmayacak ifadeler kullanırsak bunun hem yazılı metinler hem de yorumlar konusunda iyi bir örnek olacağı kanısındayız. unutmamalıyız ki tatlı dil bir çok sorunun ifade edilmesi ve çözümünde sihirli bir anahtardır. saygılarımızla 1mk.

    YanıtlaSil
  6. Erkan bey, geçen yazımda belirttiğim e hemen hemen her yazımda da belirttiğim gibi aynı durumu tekrar ediyorum: "muhalif yazıları severim ki bunu daha önce de belirtmiştim. Yorumunuz için teşekkür ederim. "

    Hakaret etmek de bir yorum olarak algılıyorsanız bundan sonra sizin yazılarınıza ardı ardına hakaretler dizeyim. Böylece okunma sayısı artmış olsun. Size böyle bir iyiliği(!) samimi olarak yapabilirim.

    Daha sonra esas konumuza dönecek olursak eğer, virüs olmadığına garanti verdiğim şu resme bakmanızı rica ediyorum. http://b1112.hizliresim.com/s/b/10q36.jpg İşte benim ve benim gibi kişilerin durumu budur!

    Yüzyıllardır durmadan katliam yapan , öldürmekten başka; zaten hakkımız olan şeyleri vermemek için direnen adına devlet denilen kurum yahut kuruluş (her neyse)'a karşı gelmek ve tüm devletlerin ne kadar iyi görünmeye çalışırsa çalışsın aslında böyle olduğunu kanıtlamak bu yüzden uluslar arası sınırsız ve sınıfsız bir dünya'yı savunmak suç ise, evet bende bu suça ortağım. Cezam ne ise benim gibi diğer bu görüşleri savunan insanlar gibi (sözde) özgür düşüncenin olduğu bu dünya'da cezamı çekerim. Mahkemeye gönül rahatlığıyla verebilirsiniz beni. Çok samimi söylüyorum.

    Not: "Libya ve Suriye hakkında yazdığınız yorumdan (sizi önceki yorumlardan tanıdığım kadarıyla) bu konuda ikna olmuşa benziyorsunuz çünkü her hangi bir yorum yazmadınız bu hakkında. Ki bu durum beni gerçekten mutlu etti.

    YanıtlaSil

Lütfen düşüncelerinizle katkıda bulunun.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Sayfalar