ANA BABAYA NANKÖR EVLATLIK - Bir milyon kalem

Bir milyon kalem

Blog yazarları topluluğu

24 Kasım 2011 Perşembe

ANA BABAYA NANKÖR EVLATLIK


Yüce Allah dinimizde ana-babaya iyilik etmeyi ve onlara yaşlandıklarında her türlü hizmet etmeyi emretmiştir. İslam dinine aykırı ve haram yollara zorlamadıkları sürece onlara asi olmamayı emretmiş. Onlara ‘öff!’ bile demeyi yasaklamıştır.

Peki, ey insanoğlu biz ana babamızın iyiliklerine ne şekilde karşılık verdik acaba?

Birlikte bakalım ve okuyalım;

Ana-babanız; 0-1 yaşınızdayken size süt emzirdi. Elleriyle mama yedirip sizi besledi ve itinayla yıkadı. İhtiyaç duyduğunuzda sevgi ve şefkatle sizi sevdi. Gazınız olduğunda bin bir zahmetle gazını aldı. Altınızı değiştirdi. Siz ise; bütün gece ağlayıp onu uyutmayarak teşekkür ettiniz.

Ana-babanız; 2 yaşınızdan önce siz meklenmeyi (emeklemeyi) bile bilmezken, önce size meklenmeyi (emeklemeyi) ardından da tay tay diyerek yürümeyi öğretti. Siz ise; odadan kaçarak teşekkür ettiniz.

Ana-babanız; 3 yaşınızdayken size özenle yemekler hazırladı. Siz ise; tabağınızı masanın altına dökerek, üstünüze başınıza döküp batırarak teşekkür ettiniz. Hatta tabak ve bardakları kırarak teşekkür ettiniz.

Ana-babanız; 4 yaşınızdayken elinize resim ve karalamalar yapmanız ve oynayıp eğlenmeniz için, renkli kalemler tutuşturdu. Siz ise; evin bütün duvarlarına resim yaparak ve rast gele karalayarak teşekkür ettiniz.

Ana-babanız; 5 yaşınızdayken sizin giyiminize çok itina gösterdi. Sizin güzel ve temiz olmanız için sizi en güzel kıyafetlerle giyindirdi ve süsledi. Siz ise; gördüğünüz ilk çamurlu su birikintisine atlayarak teşekkür ettiniz.

Ana-babanız; 6 yaşınızdayken anaokuluna başladığınızda size yolda bir zarar gelmesin diye elinizi tutarak okula kadar sizinle yürüdü. Siz ise; sokaklarda 'GİTMİYCEEEEEEM' diye ağlayarak ve sizi okulda bırakıp dönmek istediğinde kalmayacağım diye peşine düşerek teşekkür ettiniz.

Ana-babanız; 7 yaşınızdayken size bir top hediye etti. Siz ise; oynarken komşunun camini kırıp onu bir daha masrafa sokarak, sonra topunuz patladı ‘topum patladı anne’ diye ağlayıp sızlayıp başını beynini yiyerek teşekkür ettiniz.

Ana-babanız; 9 yaşınızdayken ödevlerini daha rahat yap, sessiz ve sakince rahatsız olmadan uyuyasın diye size özel oda hazırladı. Siz ise; bende sizin odanızda oturacağım, bende sizinle uyuyacağım diye karşı çıkıp onları üzerek teşekkür ettiniz.

Ana-babanız; 10 yaşınızdayken size binsin, oynasın, eğlensin diye bisiklet aldı. Siz ise, dikkatsizce binip bisikletten düşerek, arabaların geçtiği yollara onunla çıkıp hayatınızı tehlikeye atarak teşekkür ettiniz.

Ana-babanız, 11 yaşınızdayken siz yorulmayın diye, her yere arabayla gitmenizi, hatta kendi arabanızla sizi gideceğiniz yere gitmenizi sağladı. Siz ise, bindiğiniz arabada arkadaşlarınızla kavga ederek, kendi arabanızla gittiğinizde de yine kardeşlerinizle kavga ederek veya inerken arabadan bir anda fırlayıp arkanıza bile bakmadan giderek teşekkür ettiniz.

Ana-babanız; 12 yaşınızdayken arkadaşlarınızla sinemaya götürdü. Siz ise; sen bizimle oturma diyerek teşekkür ettiniz. Evde zararlı t filmlerini ve zararlı programları izleme diye önlem aldı. Şifre koydu. Siz ise; onlar evde değilken şifreyi kırıp hepsini izleyerek teşekkür ettiniz.

Ana-babanız; 13 yaşlarınızdayken sizi okuyup öğrensin, okuldaki eksik bilgilerini tamamlaması için cebine harçlık koyup dershaneye gönderdi. Siz ise; internet kafeye kaçıp internette oyun oynayarak teşekkür ettiniz.

Ana-babanız;14 yaşınızdayken teknolojiden daha fazla yararlansın, faydalı ve gerekli bilgilere ulaşsın size bilgisayar aldı. Siz ise; en gereksiz şeyleri okuyarak, en faydasız oyunları oynayıp bütün vaktinizi boşa geçirerek teşekkür ettiniz.

Ana-babanız;15 yaşınızdayken sizi yaz aylarında tatile gönderdi. Siz ise, bir telefon hal hatır sormayıp, ne yaptığınızla ilgili, tatilinizin basıl geçtiğiyle ilgili bilgi vermeyerek teşekkür ettiniz

Ana-babanız;17 yaşınızdayken arkadaşınızla gece dışarıya çıkmanıza veya partiye gitmenize izin verdi. Siz ise, yine bir telefon bile etmeden sabaha karşı sarhoş bir şekilde eve dönerek teşekkür ettiniz.

Ana-babanız;19 yaşınızdayken yüksek okulu kazandığınızda, okul ve yurt masraflarınızı karşıladı, sizi arabayla yüksek okula götürdü ve eşyalarınızı taşıdı. Siz ise; arkadaşlarınız onları görmesin ve sizinle alay etmesin diye kampus kapısında vedalaşıp onu fakülte bahçesine sokmayarak teşekkür ettiniz.

Ana-babanız; 21 yaşınızdayken geleceğinizle ilgili, iş hayatınızla ve kariyerinizle ilgili size fikir vermek ve size yardımcı olmak istedi. Siz ise; 'Ben sezin gibi olmayacağım. Kendi yolumu kendim çizerim' diyerek teşekkür ettiniz.
Ana-babanız; 22 yaşlarınızdayken mezun olduğunuzda kep giyme töreninizde yanında olmak istediler. Sana onurla sarılmak istediler. Siz ise; ‘gelmenize gerek yok, bol para gönderin yeter, buraya gelirseniz arkadaşlarım benimle dalga geçer’ diyerek teşekkür ettiniz.

Ana-babanız; 23 yaşınızdayken evlilik konusunda kime ilgi duyduğunuzu bilmek istediler. Sizin kendinize yakışır biriyle evlenmenizi ve mutlu bir evlilik hayatı kurmanız için size yardım etmek istediler. Siz ise; bir zilliyi veya zibidiyi sevdiğinizi ve kimse karışmasın. Bu benim hayatım’ diyerek teşekkür ettiniz.

Ana-babanız; 24 yaşınızdayken ‘hiç olmazsa uzun suredir çıktığınız çocukla bizi tanıştır’ dediler. Nasıl birisi? Kimin oğlu? Ana-babası kimmiş? Nerelilermiş ve iş yaparlarmış? Bilmek istediler. Siz ise; 'Zamanı gelince tanıtırım. Ben biliyorum ya sizin bilmenize ne gerek var' diye tersleyerek teşekkür ettiniz.

Ana-babanız; 25 yaşınızdayken tek başına düğün kararı aldınız. Düğün masraflarınızı karşılattınız. Hem çok oğlunun mürüvvetini gördüğü için hem çok sevindi, hem de çok duygulandılar. Siz ise; dünyanın bir ucuna taşınıp, bayramlarda bile arayıp sormayarak, ziyarete ise hiç gelmeyerek teşekkür ettiniz.

Ana-babanız; 30 yaşınızdayken bebek bakimi hakkında size bilgi ve öğüt vermek istediler. Siz ise; 'Artık bu yöntemler eskidi, bunlar ilkel yöntemler, bunları bırakın artık' diyerek teşekkür ettiniz.

Ana-babanız; 40 yaşınızdayken çok hastalandı. Senin ayağına iğne batsa geçmiş olsun’ diye koştular. Siz ise; ‘Oğlum çok hastayım bir gelsen. Kalkıp doktora gidemiyorum. Beni bir doktora götürseniz iyi olacak’ dediklerinde. ‘Gelemem şimdi, işim başımdan aşkın’ diyerek teşekkür ettiniz.

Ya da; tüm hayatınız boyunca her şeyin en iyisini isteyen ana-babanız, sizin bir an mutsuz olmamak için çalıştılar. Siz ise; Eşiniz onların eli titriyor, yemeği döküyor, her şeye karışıyor, rahat edemiyoruz diye evde istemeyip ‘ya o ya ben’ dediği için, kendi başına bırakarak veya yaşlılar evine yatırarak ilgisiz bırakarak teşekkür ettiniz.

Ana-babanız; 50 yaşınızdayken çok hastalanıp ölüm döşeğine düştüler. Son nefesinde ‘yavrum nerde kaldın, gel artık son kez göreyim’ diye sayıklayarak öldüler. Siz ise; kariyer peşinde koşarken, helallik almaya gitmediniz. Size zor zahmet telefonla ulaştıklarında ‘çocuklar gibi çok nazlı olduklarını ve şimdi gelemeyeceğinizi’ söyleyerek teşekkür ettiniz.

Onlardan biri veya her ikisi için sonunda beklenen ebedi son geldi ve öldüler. Siz ise; o güne kadar onlar için yapmadığınız her ne varsa, hepsine pişmanlık duysanız da artık iş işten çoktan geçmişti.

Birde bakmışsın ki aynı yoldan sen geliyorsun. Ve davranışlar size reva görülüyor olmuş. Bu yolda ilerlerken Azrail başucunda belirivermiştir… Ömrün sona ermiş ve dünya hayatı için son noktaya geliverişsin.

Bileceksin ki; artık zaman çok geçtir. Artık asla geri dönüş yoktur. Artık pişmanlıkların hiçbir faydası yoktur... Kusura bakma ama artık çok geç. Geçmiş olsun…

Rabbim kıyamet gününde hesabında ve mizan terazisinde yardımcın olsun.

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Lütfen düşüncelerinizle katkıda bulunun.

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Sayfalar